'Yandaşlar' bile rahatsız
Binali Yıldırım'ın "Diyarbakır'da, "PeKeKe Cumhuriyeti"ne gitmiş gibi PKK'nın dilini kullanması, ölümüne Reis, ölümüne Ak Parti diyen bazı "yandaşlar"ı bile rahatsız etti.
Yeni Akit'te Rasim Bolbol "'Kürdistan' kelimesi bizim için oldukça hassas bir kelime. / Binali Bey her ne kadar bunu 'siyasi bir bölge'yi işaret etmek için kullanmamış olsa da, öyle gözüküyor ki yanlış anlaşılmaların önüne geçilememiştir. / Şu bir hakikat: Kaş yapayım derken göz çıkarmayla sonuçlanabilecek bu tür beyanlarda bulunmanın hiç kimseye bir faydası yok." diye yazdı ("Atatürk'ün davetindeki 'Kürdistan mebusu'!" (13 Haziran 2019).
Yazar atıp tutmuyor. "Ne olmuş yani!" demiyor. Gerçekçi. Edebiyat okumanın, kitaba derin dalmanın faydası. Muhakeme yürütme kabiliyeti kazanmak öyle kolay değil.
Mustafa Kemal'e dayandırılıyor Binali'nin akıl dışı, mantık dışı sözleri.
Siz hiç Osmanlı Döneminin idarî yapısını incelediniz mi? M. Kemal Millî Mücadele'ye başladığında idarî yapımız nasıldı ve İstanbul'da son Meclis-i Mebusan'da nerelerin milletvekilleri bulunuyordu? Millî Mücadele sanmayın ki, yalnız Ankara'da şekillendi; İstanbul da bu şekillenmeye dâhildir. İngilizler Meclis-i Mebusan'ı basıp bazı milletvekillerini Malta'ya sürdü, kimi kaçıp Anadolu'ya geçti. Hatırlatırım. Misak-ı Millî de İstanbul Meclis-i Mebusan'ında belirlenmiştir. Bir şey daha hatırlatacağım. İstanbul'da meselâ Dergâh dergisi yayınlanıyor ve dergi etrafında kümelenenler, Yahya Kemal'in gayr-i resmî riyasetinde, Anadolu Harekâtı'nı var güçleriyle savunuyorlardı. (Derginin 42 sayısını da yeni harflere aktardığımızı biliyorsunuz. TTK Yayını. Nasıl sansürlendiğini de o derginin sayfalarını karştırdığınızda göreceksiniz.) Diyeceğim Damat Ferit'e, Vahîdettin'e, Payitaht'ı işgal eden İtilaf Devletleri'ne rağmen İstanbul Anadolu Harekâtı'nın içindeydi.
Binali'nin fahiş hatası, M. Kemal'in Kürdistan, Lazistan dediğini söylemesi... Bunları Millî Mücadele başlarken ifade ediyor ve başka türlü adlandırması da mümkün değil. Osmanlı'da idarî yapı öyle. Yeni Türkiye kurulunca, yeni idarî yapıya geçildi. Ve anayasada, daha önce yazdığımız gibi, alt kimliklere bakılmaksızın Türkiye sathında yaşayan herkes Türk diye adlandırıldı. Asırlardır bırakın Anadolu sahasını, bütün Osmanlı sahası "Türkiye" diye tesmiye edilmiştir.
Nutuk'a bakalım. Kürdistan nasıl geçiyor:
"İngiliz himayesi altında bir müstakil Kürdistan teşkili hakkındaki propaganda ve taraftarânı bertaraf edildi, Kürtler Türklerle birleşti." (1927, s. 17)
"Maksatlarının Kürtleri, Kürdistan teşkili vaadiyle aleyhimize ve bize karşı suikast icrâsına sevk etmek olduğu anlaşılmış" (s. 87)
"Külliyetli para ile Dersaâdet'ten Kürdistan'a gönderileceği ... istihbâr edildi." (s. 88)
"Âşâirin Malatya'nın Kürdistan ve Malatya'da Kürt bayrağı çekilmesine ısrar eyledikleri" (s. 99)
"Kürdistan'ı ayaklandırmak sûretiyle vatanı parçalatmak planını" (s. 103)
"Kürdistan'a gönderilecek muhtelif arkadaşlar" (s. 220)
"Kürdistan... hakkında Sevr projesinde" (s. 422)
"b) Kürdistan" başlığı altında Sevr projesi ve Lozan antlaşması kıyaslanıyor. (s. 536)
Lazistan'ın geçtiği yerler:
"Lazistan livâsı" (s. 6)
"Celâleddin Ârif Bey'in, Lazistan, Trabzon, Erzurum, Erzincan, Van, Bayazıt vilâyetlerini" (s. 349)
"Ekrem Bey (Lazistan)" (s. 572)