Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER
Mustafa Hakan ÜNSER

Ya bizi BRICS'e alırlarsa?

Rusya'nın BRICS dönem başkanlığına gelmesinden sonra 19 Ağustos tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Bakü’yü ziyaret etti. Bu ziyarette Azerbaycan Devleti Cumhurbaşkanı Aliyev, BRICS’e resmen üyelik başvurusu yaptı. Daha sonra Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Yuriy Uşakov, Eylül ayının başında yapılan 9. Doğu Ekonomik Forumu'nda gazetecilere verdiği demeçte Ankara'nın BRICS’e üyelik için başvuru yaptığını ve talebin değerlendirileceğini söyledi. Bu kadar önemli bir haber Türk gazetelerinde yer almıyor anlamıyorum. Başvuruyu Rus kaynaklarından duyuyoruz. Kim başvurdu? Ne zaman başvurdu? Böyle bir başvuru aslında Azerbaycan'ın yaptığı gibi devlet başkanı veya dışişleri bakanı seviyesinde yapılmalı ve doğru düzgün bir basın açıklamasıyla duyurulmalıdır. Uşakov gazetecilere yaptığı açıklamasının devamında, 22-24 Ekim tarihlerinde Tataristan Cumhuriyeti'nin Kazan şehrinde yapılacak zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılacağını da belirtiyor. Buna rağmen bizde hâlâ BRICS’e resmen üyelik müraacatı yapılmış olduğu teyit edilmedi ve bu süreçte Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan "AB üyeliği Türkiye için stratejik bir hedef. Vize serbestisiyle ilgili çalışmalarımız devam ediyor" açıklaması yaptı.

Türk kamuoyunun %99'unun BRICS hakkında hiçbir fikri yok. Üye olunduğunda hayatımızı kökten değiştirme potansiyeli olan bu yapı, Batı’ya karşı hem ekonomik hem kültürel iş birliği amacıyla Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından 2006'da kurulmuştu. Topluluk, 2023 zirvesinde genişleme kararı aldı. 1 Ocak 2024 tarihinde Mısır, Etiyopya, İran, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri BRICS'e katıldılar. Böylece BRICS dünya nüfusunun %45'i ve ekonomisinin %23'ünü kapsama alanına almış oldu. Bu ekonomik ve kültürel topluluğun ekonomik ayağını dünyanın en büyük döviz rezervine sahip olan Çin'in oluşturacağı BRICS Kalkınma Bankası’nın kurulmasıyla belli olmuştu. Bu birliğin kültürel (!) ayağını ise Rusya oluşturacaktır diye düşünüyorum.

BRICS'ten bize ne demeyin. Henüz Batı karşıtlığı dışında ortak bir yanları olmayan bu ülkeler aslında demokratik olmayan ve genellikle marjinal yönetimlerden oluşuyor. Hangisiyle nasıl iş birliği yapılacağı öngörülemez durumda. Kabaca baktığımızda Ermeni meselesinde ve Gazze meselesinde yani bizim hassasiyet gösterdiğimiz konularda ortak bir tavırları yok. BRICS'e girersek Ruslara rağmen Suriye ile ilişkilerimizin ne yönde gelişeceği kestirilebilir değil.

Evet uluslararası ilişkilerde hamle olarak akıl ve akıl dışı her argüman kullanılabilir ve kullanılmalıdır da ama bu argümanlar kullanılırken çok iyi düşünülmelidir. Uluslararası ilişkilerde de insani duyguların karşılığı var. ‘Bütün ilişkiler aşk ilişkisine benzer’ deyişi uluslararası ilişkiler için de geçerli… Her ne kadar çocukça görünse de bazı ülkeler zaman zaman bu yollara tevessül ediyor.

Türkiye’nin Batı bloğunda istediği gibi yer alamadığı ve bu nedenle mutsuz olduğu sır değil. Bu mutsuzluğunu zaman zaman dile getiriyor ve bazı "kıskandırıcı" hamleler yapıyor. Bazen Rusya'ya yaklaşıyor gibi yapıyor. Ruslar da bu oyunu oynamaktan keyif alıyorlar. Hatırlayın ABD bizim Patriot füze savunma sistemi talebimize olumlu yanıt vermeyince Ankara, alternatif olarak Rusya’dan S-400 savunma sistemi istedi. Ruslar bu isteğe hemen cevap verdiler ve bize S-400'leri satıverdiler. Sonrasını biliyorsunuz; biz hâlen S-400 savunma sistemiyle ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bu tür tercihler yüksek ekonomik maliyeti bir yana askerî sonuçları ile ülkeye çok ağır yükler yükleyebiliyor. Rusya'dan S-400 istenirken hemen satacaklarının hesaplanmadığını tahmin ediyorum. Bir NATO ülkesi olarak ve coğrafi konumumuz nedeniyle Rusya bizi bir Azerbaycan gibi görmez, çünkü biz uluslararası dengeleri bozacak kadar büyük ve önemli konumdayız ve başvuru kabul edilirse Türkiye BRICS'teki ilk NATO üyesi ülke olacak. S-400 meselesinde olduğu gibi talebimiz hızlı bir şekilde karşılanıverirse buna en çok bazı NATO üyelerinin sevinecekleri ve çirkin ördek yavrusundan kurtulmak isteyecekleri de ortada.

Aslında ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Rusya'nın dönem başkanlığı yanında yeni üyelerin katılımı ve katılmak isteyenlerle topluluk yeni bir evreye geçmiş oldu. Artık "ekonomik ve kültürel" iş birliğinin anlamının da genişleyeceği aşikârdır ancak bu yapı hiçbir zaman kültürel bir birlik oluşturma iddiası taşımayacaktır. BRICS, Türkiye için asıl hedef olamaz ancak içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi açmazları perdelemek için köpürtülerek iç politikada malzeme yapılıp seçmenin önüne sürülebilir.

AKP yönetimi gizli ve derinden, “yerli ve millî” politikalarına devam ediyor. 22-24 Ekim'de yapılacak zirveyi takip etmek lazım, muhtemelen Azerbaycan yeni üye olacaktır. Bizim durumumuz ise hâlâ belirsiz ancak üyeliğimiz apar topar açıklanırsa da şaşırmamalıyız. İttifak ortakları ve muhalefet muhtemelen başvuruyu ciddiye almayarak konu hakkında fikir belirtmiyorlar. Fakat bu o kadar hafife alınacak konu değil. Acilen muhalefetin ve STK’ların bu konuda toplumu aydınlatmaları ve hükûmeti uyarmaları gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları