Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER
Mustafa Hakan ÜNSER

Erdoğan Anayasası

Siyasette gülümsemenin hepten unutulduğu günleri yaşıyoruz, bilhassa rahmetli Demirel ve Erbakan siyasette hicvi ve espriyi yerinde kullanan iki liderdi. Bir bütçe görüşmesinde Erbakan dönemin Başbakanı Demirel’i kastederek “Bu bütçeye beyaz oy vereceğiz. Ama buna sevinme! Çünkü köşeyi döneceksin. Hangi köşeyi bu köşeyi değil; peki hangi köşeyi bu köşeyi, bu köşeyi yani uçurumdan aşağı inen köşeyi...” derken işaret parmağıyla kürsüden aşağıyı gösteriyordu... Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi bizi uçuracaktı. Köşeyi dönecektik. Bugün şöyle durup etrafımıza bakarsak sadece ekonomik verilerde, kültürde ve sporda, eğitimde değil akla gelebilecek bütün kriterlerde geriye gittiğimiz ortada…

Sıkışan iktidar ömrünü uzatmak için “yeni anayasa” söylemiyle gündemi değiştiriyor. Beğenmeyip “doksan yıllık reklam arası” dedikleri cumhuriyet dönemini yeni bir anayasa ile sona erdirmek niyetindeler.

Bunun için memlekette ne kadar uç fikir varsa umutla iktidarın yanında yer alsın diye onları cezbedecek fikirler ortaya atılıyor. Şeriatçısı ayrı, bölücüsü ayrı, LGBT’cisi ayrı ayrı umutlandırılıyor. İktidarını korumak isteyenlerle marjinaller bir cephe oluşturuyor. Aslında Erdoğan’ın öncelikli isteği kırk artı bir formülü ve tekrar seçilebilmesi için seçilme dönem sayısının kalkması… Bunu sağlamak için ilk dört maddeyi de 66. maddeyi de başka diğerlerini de değiştirmekten çekinmez. Daha önce bahsettik, Anayasa değişikliği en az 200 milletvekilinin teklifi 48 saat arayla iki defa gizli oylama ile ve en az 400 milletvekili onayından sonra cumhurbaşkanının da onayıyla mümkün…

360-399 milletvekilinin onayıyla ise cumhurbaşkanı reddedebilir veya zorunlu olarak halk oylamasına gönderir. Hal böyleyken ve Anayasayı değiştirmeye yetecek gücü olmayan iktidarın bu süreci pazarlıklarla yürüteceği belliyken “yeni anayasa” girişiminin yine gündeme getirilmesini samimi bulmuyorum. Bir ülkede yeni anayasa yapılmasının şartları içinde cumhurbaşkanının tekrar seçilmek istemesi gibi bir gerekçe olduğunu da sanmıyorum.

Erdoğan anayasasının milletin “çeşitliliği ve zenginliğini yansıtan” bir millet tanımlaması yapacağını AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan açıklamıştı. Erdoğan, Türksüz Erdoğan anayasasının taşlarını döşemeye devam ediyor. Şimdi de bir Arap milliyetçisinin dahi aklına gelmeyecek şekilde Tarih mühendisliği yaparak amacına doğru yürüyor.

26 Ağustos’ta yaptığı konuşmada “Malazgirt, Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir. Alparslan’ın ordusunda Kürtler, Araplar ve diğer Müslümanlar vardır.” sözlerini sarf ederek Anadolu Türk yurdu değildir demenin başka bir yolunu bularak Araplara ve Kürtlere selam durdu. Türkiye’nin, sayenizde geldiği çözümsüzlük noktasında diyorsanız ki biz bir halt ettik; bu yaptığımız sistem olmadı, bu saatten sonra da tekrar parlamenter sisteme dönemeyiz. O zaman aldatma ve kandırma metotlarınızı bırakacak; milletin karşısına dürüstçe çıkacaksınız. İlk dört madde ve 66. maddenin değişmeyeceği garantisini verecek, mevcut cumhurbaşkanının aday olmayacağı ve “kırk artı bir”de tek dönem, “elli artı bir”de ise iki dönem seçilebilir olduğunu taahhüt edecek; muhalefetin, üniversitelerin Anayasa kürsülerinin, STK’ların dahil olduğu, toplumun en çok ihtiyacı olan kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, denge-denetim mekanizmalarının yeniden inşası, hak ve özgürlükler konularının ele alındığı bir toplumsal uzlaşma için çalışma başlatacaksınız.

Yine yakın bir tarihte Bülent Arınç bir Alman dergisine verdiği demeçte Meclis üyelerinin üzerine yemin ettikleri mevcut Anayasa için “Şu anki Anayasa uygulanmayan Anayasa’dır. Elbette değiştirilmeli.” demişti. Öyleyse özellikle uygulamayarak sürekli suç işleme halinde olduğunuz Anayasa’ya uyarak işe başlayabilirsiniz. Bakalım sizi gerçekten kısıtlayan bir hükmü var mıymış mevcut anayasanın?

Yeni bir Anayasaya ihtiyaç olup olmadığına halk karar verir. Çoğunluğunu ve birinciliğini kaybetmiş bir partinin genel başkanı ve taraftarları değil. Önce siz Anayasa’ya uyacaksınız Anayasa size uymayacak. Devletin ve milletin geleceğini tehlikeye sokacak olan “beka meselesi” işte budur. Bu yüzden özellikle Türk tanımının hedef alındığı Erdoğan anayasasına her Türk’ün karşı çıkma görevi vardır.

Yazarın Diğer Yazıları