Cellat Belediyeler!
17 maddelik "Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" TBMM'de 95 milletvekilinin katılmadığı oylamada 224 ret, 1 çekimser oya karşı 273 milletvekilinin kabul oyu ile yasalaştı.
Kısaca; "ötanazi” sözcüğünün çıkarıldığı 5. madde kabul edildi, uyutma koşulları Veteriner Hizmetleri Kanunu'ndaki 5996 sayılı kanunun 3. fıkrasına göre olacağı düzenlendi. Yakala-Kısırlaştır-Sal metodu kaldırıldı. Rehabilite edilen köpekler sahiplendirilinceye kadar barındırılacak. Sahipli hayvanı terk edenlere 60 bin TL, sahipsiz hayvanları bakımevlerinin dışında bir yere bırakanlara 50 bin TL ceza verilecek. Kedi ve köpek sahipleri hayvanlarını 31 Aralık 2025'e kadar kaydettirecek. Bu konu için belediye gelirlerinin binde 5'i, büyükşehirlerde binde 3'ü, oranında kaynak ayrılacak. Nüfusu 25 bini geçen belediyeler bakımevi kuracak. İşini yapmayan belediye yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Ayrıca yine bu kanunla hükûmete yıllık, beş yıllık ve on yıllık plan ve projeler yapma yetkisi verildi.
Başıboş köpeklerin kontrol altına alınması hakkında yapılan anketlerde yüzde 80’in üzerinde acil bir düzenleme yapılması beklentisi görülüyordu. Bu veriye rağmen iktidar bu kanunu gündemde tutmak ve meclisteki görüşmelerde muhalefet vekillerinin insicamını bozmak için çok çaba sarf etti. Bu tavırlarının ülkenin kötü yönetimini aylarca perdelemeyi amaçladığı ve ana muhalefet partisinin bu oyuna geldiği aşikâr… Ayrıca DEM Partisi’nin 35 ret oyuna karşı 22 vekilinin ve Demokratik Bölgeler Partisi 2 vekilinin 2'sinin de oylamaya katılmaması bunların meselelerinin hayvanlar değil karışıklık çıkarmak olduğunu tekrar gösterdi. Böylece DEM partisi bir samimiyet testinden daha geçememiş oldu.
Ömürlerinin kısalığıyla bilinen sokak hayvanlarının bu kadar uzun süredir problem yaşatmaları ilginç… Şimdiye kadar tam bir başıbozukluk olmasına karşı aşılama, kısırlaştırma ve yerinde yaşatma konusunda düzenlemelerimiz elbette vardı. Peki bu düzenlemeler ne kadar uygulandı? Neredeyse son çeyrek yüzyılımızın muktediri AKP'nin aklı başına yeni mi geldi? Aslında gerçekte olan şu: Ortaya çıkmasında tek başına sorumlu oldukları sokak hayvanları konusunda yaptıkları son düzenlemelerle sorunu, çoğunun yönetimini muhalefete kaybettikleri belediyelerin kucağına bırakmaya çalışıyorlar. Bir nevi sokak hayvanlarının infazında belediyeleri cellat olarak atıyorlar.
Avustralya yerlileri Aborjinlerin silah olarak kullandıkları yassı kesite sahip bir sopa olan bumerang, sahip olduğu aerodinamik şeklinden dolayı havada ilerlerken kaldırma kuvvetine maruz kalır. Sağ elle fırlatılan bumeranglar sağdan başlayıp sola doğru dairevi bir yörünge çizerek geri gelir. Toplumsal-siyasal gelişmeler ve olaylarda bir etkinin sonucunda ortaya çıkan tepkinin olumsuz olarak geri dönmesi "bumerang etkisi" olarak değerlendirilir. Bu kanun, hazırlanış şekli ve ortaya atılış biçimiyle olumsuz olarak geri dönecektir diye düşünüyorum. Çünkü bütün ayak oyunlarına rağmen halkın feraseti ihmal edilemez, bu kadar göstere göstere tuzak kurmak kabul edilemez.
Ana muhalefet partisi iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağını açıkladı. Zayıf da olsa ümitvar olmak gerekiyor. Ayrıca bu kadar belediyenin hayvan cellatlığını kabul etmeleri beklenmemeli.
Kurnazca hazırlanan bu kanunla "sokak hayvanları" sorunun çözümü mümkün değil; buna ilave olarak bu sorun tek başına belediyelerin baş edebileceği iş de değil… Hükûmetin elindeki diğer imkânlar dâhil edilmeden bu sorun çözülemez. Çoğu kendi dönemlerinden kalan SGK prim borçlarını gündeme getirerek mali ve idari olarak sıkıştırdıkları belediyeleri çalıştırmayarak muhalefet belediyelerini içine düştükleri çukura çekmeyi planlıyorlar. Zaten kanundan beklenen nihai fayda sokak hayvanları sorununu çözmek değil; muhalefeti halkla karşı karşıya getirip başarısızlığa mahkûm etmektir.