Patrik ve daha niceleri
15-16 Haziran tarihlerinde İsviçre’de yapılan Ukrayna Barış Zirvesi'nde toplantıya “ekümenik" sıfatıyla katılan Fener Rum Kilisesi’nin Patriği Bartholomeos aynı sıfatla sonuç bildirgesine imza attı. Dışişleri Bakanı ve heyeti orada pişkin pişkin oturdular, itiraz etmediler.
Bartholomeos'un Yunan uçağı kullanması, idari olarak Fatih Kaymakamlığına bağlı olduğu hâlde hiçbir yerde Türk bayrağı kullanmaması, organizasyonu bir muhayyel bayrakla temsil etmesi, Lozan Antlaşması’nı tanımadan görev alanının dışına çıkması gibi işleri hükûmet tarafından görmezden geliniyor. Bu zirvede yaşanan aymazlıklar fotoğraflara yansıyınca, yasak savma babından organizatör ülkeler olan İsviçre ve Ukrayna'dan izahat isteniyor.
Dışişleri Bakanı’nın Fener Rum Patriğinin "ekümenik"liğini zımnen kabul ettiği toplantı, normal şartlarda yerli ve millî Cumhur İttifakı’nda en azından görevden alma ile sonuçlanmalıydı. Ancak biliyoruz ki ittifak bileşenleri için hiçbir değer, koltuklardan daha önemli değildir. Olay hukuki, uluslararası ilişkiler, egemenlik gibi birçok açıdan haklı olarak eleştiriliyor. Ancak Cumhur İttifakı hâlen sessizliğini koruyor. Cumhur İttifakı bileşenlerinin ve hatta seçmeninin cinayetler, yolsuzluklar, haksızlıklar, liyakatsizlikler karşısında olduğu gibi bu konularda da suskun kalması beni tedirgin ediyor.
Memlekette bütün muhalefet kanallarının kapatıldığı bir dönem yaşıyoruz. Türk milleti kutsallaştırılmış "Cumhur İttifakı" denen bir mefhuma hapsediliyor. Milletin bütün değerlerinin üstünde tutulan bu mefhuma itiraz edilemiyor. Oluşabilecek muhalefeti kaynağında kurutmak gayretindeler. Şimdiye kadar parti imkânlarıyla yaptıkları fişleme, dışlama, dayak, işten atma gibi faaliyetlerle sağladıkları susturma politikalarını geliştirme peşindeler.
Cumhur İttifakı’nın çok işine gelecek "sosyal puanlama sistemi" Çin'de denenen bir sistem. Sosyal davranışları düzenleyen ve geleneksel değerleri teşvik etmeye yardımcı olacağı iddia edilen sistemde kötü puanı olanlar uçuş yasakları, kamuya açık alanlarda kara listeye alınmak, yüksek faiz, düşük internet hızı gibi yaptırımlara maruz kalırken; iyi puanlılar düşük faiz, indirimli enerji, hastanelerde öncelik gibi teşviklerle ödüllendiriliyorlar. Yerli ve millî uygulama için örnekler çoğaltılabilir. Geçenlerde bir toplantıda Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, vatandaşlar için bir puanlama sisteminden ve vatandaşa sağlayacağı olumlu katkılardan bahsetti. Şimdilerde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın duyurduğu "vatandaşlık maaşı" ile düşünüldüğünde önce fakirleştirilip muhtaç edilen halka bazı imkânlar sunulacağı ve bu imkânların havuç gibi kullanılacağı aşikâr…
Hazırlanan sosyal medya yasasını da denkleme katınca her şeyi gözetleyen hükûmetin elinin biraz daha güçleneceği görülüyor. Millete özgürce yaşaması için yeterli ortamı sağlamazsan aynı zamanda fikirlerin de yolunu kesmiş olursun. Bunu gayet iyi biliyorlar. Hâlbuki her milletin bir “b planı” bir çıkış kapısı olması gerekir, alternatifsiz olmak aynı zamanda mahkûm olmak demektir.
Bizi bu cendereden ancak hukuk ve hukuka uyan hükûmetler kurtarır. Hükûmetleri harekete geçirecek buna zorlayacak ise siyaset biliminin diliyle baskı gruplarıdır. Cumhur İttifakı hiçbir itirazın gerçekleşemeyeceği Türkmenistan veya Kuzey Kore benzeri bir toplum tasarlamanın derdinde.
Makul bir hukuk sisteminde Yüce Divan işletilmelidir. Patrik rezaleti benzeri ihanete varma derecesindeki olaylara kimsenin itiraz etmeyeceği -hatta edemeyeceği- bir toplum hayal etmekteler. Kuzey Kore'ye bile ilham kaynağı olacak fikirlerini kanun tasarısı diye toplumun önüne getiriyor olmalarının nedeni budur.
Yazıya son şeklini verirken Fener Rum Kilisesi’nin mezkûr toplantıdaki imzasını geri çektiğine yönelik haberler yayınlandı. Eğer doğruysa, bu geri adım kamuoyu tepkisiyle alınmış önemli bir kazanımdır. Bu kazanım dolayısıyla tüm duyarlı vatandaşlarımızı tebrik ederim.