Verip kurtulsaydık, kiminle anlaşacaktık?
Döndük dolaştık eski konuma geldik. KKTC gün geldi ve bize lazım oldu.
Tarihin cilvesine bakar mısınız?
Önünü görememe yönetiminin bizi getirdiği noktanın da ta kendisidir bu hazin durum.
Görüyor musunuz? Tarih, kendi gerçekliğini bütün acılığı ile ülkeyi yönetenlere haykırıyor.
“İşte sizin gerçeğiniz diyor, bu gerçekten koparsanız Akdeniz’de yoksunuz!”
Anladık mı?
Bilmiyorum. İlerde göreceğiz.
Hatırlayın!
Statükoyu yok edeceğiz diye KKTC’yi “yes be anam” sloganları dâhilinde Rumlara teslim etmek için ne mücadeleler verdik.
Halimiz tam bir komedi.
Hatırlasanız-a, Denktaş’a ne hakaretler yapılmıştı. Yunan hayranı ne vatanseverler (!) çıkmıştı ortaya.
Bir de şimdi tam da bu noktada geldiğimiz yere bakınız lütfen.
Rum kesimi AB’den ve ABD’den aldığı güçle ABD’nin küçük oğlu İsrail işbirliğinde Akdeniz’de yeni bir enerji krizinin temellerini atıyor. Kimilerine göre savaş kapıda.
Bu durumda bizimkiler ne yaptı?
Bir arayış içine girdi. Karşılık vermeleri gerekiyordu. Böyle bir hisse kapıldılar. Hemen akıllarına KKTC geldi.
Hâlbuki daha birkaç sene evvel AB istedi diye, “sıfır sorun” politikası gerekçe gösterilerek, tüm kazanımlardan vazgeçme pahasına KKTC’yi kendi elleriyle yok edeceklerdi.
Öyle ki, “yes be anam” diyerek, binlerce Eru’yu bu uğurda seçim kazanma pahasına harcamışlardı. Sonunda işbaşına Talat yönetimini getirdiler.
Türkiye’nin liberalleri, hükümet yanlıları, gazetelerden şiir gibi methiyeler döktürdü. Ta ki Rum kesimi oylamada “hayır” deyinceye kadar.
Sonuç?
KKTC Rum yönetiminin “hayır” demesi sayesinde Türk Kıbrıs Rum Kıbrısla birleşerek yok olmaktan kurtuldu. Hâlbuki biz, kendi kurduğumuz biricik devletimizi yöneticilerimizin zihninde çoktan feda etmiştik bile.
Şimdi geldiğimiz noktaya bakınız.
Yok etmek istediğimiz devlet ile taa Amerikalarda anlaşma yaparak, Akdeniz’de varlık gösterisinde bulunmak zorunda kaldık.
İyi mi?
Söyler misiniz?
KKTC’yi “yes be anam” diyerek vermiş olmasaydık, birleşik Kıbrıs yönetimi İsrail’le birlikte (şimdi olduğu gibi) bugün petrol arasaydı, bizim anlı şanlı Tayyip hükümeti ne yapacaktı acaba?
İçinde kendi soydaşlarımızın da olduğu Birleşik Kıbrıs devletine savaş mı açacaktık?
Demek ki neymiş?
Çoğu kere tarihin sürüncemede bıraktığı konular, öyle dışarıdan görüldüğü gibi bir anda “yes be anam” denilerek geçiştirilemeyecek kadar önem taşıyormuş. Yapacağınız küçük hataların zaman içinde stratejik hedeflerinizi yok edeceğini bilmelisiniz. Aksi halde gelecekte kendi önünüzü kesecek kararlara imza atabilirsiniz.
Önceki gün BM’de başbakanı dinlerken bölgesel bir lider havasında konuşmasından hoşlandım. Lakin, halen daha KKTC ile Rum yönetiminin Birleşik Kıbrıs adı altında bütünleşmesinden söz ediyor olmasına da şaşırdım. Çünkü bir kere daha söylemeliyim ki, eğer siz, kendi Kıbrıs’ınızı, ötekilerin Kıbrıs’ına feda ederseniz, biliniz ki Akdeniz’de bir hiç
olursunuz.
Türkiye, son olaylardan ders alarak Filistin’den önce KKTC’yi tanınan bir devlet yapma yoluna gitmelidir.
Akıl sahipleri için yol bellidir.