Vatandaşa yalan söylemeyin!
Her gün benzin ve mazota gelen zamların tek suçlusu Rusya-Ukrayna savaşı imiş… Petrol fiyatı artınca otomatik olarak zam yapılıyormuş! Kuyruklu yalan… Bakın size rakamlarla yalanı anlatalım:
Evet, Şubat ayının başında petrolün varil fiyatı 90 dolardı. Şimdi 130 doları gördü. Artış oranı dolar bazında %44 oldu. Ancak bu zam an itibari ile karşılaştığımız aşırı maliyetin tek nedeni değil. Bakın eğer Erdoğan faizlerle oynamasaydı kur 8,5 olarak kalsaydı, biz bir varil petrole 8,5 x 130 = 1.105 TL ödeyecektik. Ancak kur arttı, haliyle varil başı vatandaşın ödeyeceği Lira miktarı da arttı. Hesabı yapacak olursak, (kur) 14,65 x (bir varil petrol fiyatı) 130 = 1.904 TL
1.904 - 1.105 = 799 TL olan anormal farkın nedeni Türkiye’de kurun uçuşa geçmesidir. Bunun sorumluluğu kime aittir? Faizle kim oynamıştır?
Utanmadan sıkılmadan atılan bir yalan da Türkiye’deki tarım ürünlerinin fiyat artışının da yine yurtdışı kaynaklı olduğudur.
Dün patates, soğan, mercimek yokluğu, bugün ayçiçeği yağını konuşuyoruz. Tarımsal ürünlerin fiyatının artışının tek nedeni AKP ekonomi politikalarıdır.
AKP 2008 yılından beri Amerikan Merkez Bankası’nın bastığı bol paralara sırtını dayayarak ithal etmeyi maharet bildi. Ancak Amerikalılar paraları çekmeye başlayınca artan kur ithalatı pahalı hale getirdi. 2016 yılından beri dışa bağlı üretim sistemi sürekli arıza çıkarmaya başladı. Verilen açıklar arttıkça ekonomi krize girdi. Artan kurla pahalı mallar üretmeye başladık.
O dönemde tarımı boşlamanın acısını şimdi çekiyoruz. Size rakamlarla ispat edeyim dediklerimi:
2004-2020 arasında 4 milyon 240 bin hektarlık alan ekilip dikilmekten vazgeçildi. 23,8 milyon hektar olan ekili arazi sayısı, 19,5 milyon hektara düştü. Dönelim çiftçi sayısına bakalım, 2009 yılında 1 milyondan fazla çiftçi SGK’ya kayıtlı iken, 2021 yılında 541 bine düşmüştür.
Tarımdaki üretim kaybını görüyor musunuz? Buğdaydan tutun ayçiçeğine, bakliyata kadar her şey dışarıdan geliyor. Ayçiçeği yağında nasıl kendi kendine yetsin Türkiye? Hesap ortada, üretim 1,7 milyon ton, tüketim ise 2,7 milyon ton. Arada 1 milyon ton fark var.
Türkiye üretimden, verimlilikten, teknolojiden koptuğu için fiyatlar artıyor, artacak…
Sözün özü şu; yalanlar, sefalet ve fakirliği ortadan kaldıramaz.