‘Uygurların çığlığı
Şair Yusuf Bilge 13 beyitlik şiirinde Doğu Türkistan’da olanları ve sonra olacakları özetlemiş (İlk ve son beyit):
“Bu bir Çin işkencesi ve insanlık utancı, / Uygarlık beşiğinde yıllardır aynı sancı... // İpeğin has yurdunda mazlumların âhı bu, / Eyy vicdan nerde kaldın?!.. Soykırımın şâhı bu...”
Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelen son haberler yürek dağlıyor. Yok namaz kılmayacaksın, yok oruç tutmayacaksın!.. Anında üzerlerine kurşun yağdırıyorlar! İnsan bir dinine dokunursan, iki namusuna el uzatırsan patlar.
Çin’de sadece Türk asıllılar Müslüman değil, Çinlilerden de en az Türk nüfusu kadar belki daha fazla Müslüman var. Çinli Müslümanlar “Dungan” (döngen > dönen: Müslümanlığa dönen) diye Türkçe adla anılırlar.
Çin’in, dünya tarihinde yeri ayrıdır. 5 bin yıllık yazılı bir tarihe sahiptir. Medeniyete kattıkları saymakla bitmez. Türkler de kendi eski tarihlerini Çinliler sayesinde öğrenmişlerdir. Böyle bir ülkede bildik bileli insanlık dramının yaşanması şaşırtıcıdır.
Şu mübarek günlerde Çinlilerin Sinkiang dedikleri Doğu Türkistan’dan yükselen çığlıklar Çin Seddi’ndan yankılanıp bütün dünyaya yayılıyor. Ama Çin’e kimse akıl veremiyor, kimse güç yetiremiyor.
Çinliler 1 milyar 200 milyon nüfusa sahip. Doğu Türkistan’ın nüfusu ne kadar ki... Tam sayı da veremiyoruz; yaklaşık 50 milyon... Doğu Türkistan’da Uygurların sesi yükseliyor ama sadece Uygurlar yok; Türk halklarından Kazaklar da var... Hatta Kırgızlar da, Sarı Uygurlar da... (Sarı Uygurlar ağırlıklı olarak Mani dinindeler.)...
Çin’de, komünist diktatör Mao’nun 1976’da ölümünden sonra, 1978’e kadar, “Dörtlü Çete” dedikleri radikallerin bertaraf edilme, kendi iç dengelerini kurma dönemi yaşanmış, taşlar yerine oturunca Pekin yüzünü önce Japonya’ya, sonra ABD’ye döndürmüş, bu açılma, ülkede yeni bir dönemi başlatmıştır. İşte bu dönemde Doğu Türkistan’da, 1980’lerde, izafî rahatlama görülmüştü. Camiler açılıyor, halkın kendisini bulmasına ses çıkarılmıyor, hatta Çin dışından vaizlerin, tebliğcilerin gelmesine müsaade ediliyordu. Sonra birden katılaştılar.
O topraklarda önce Hunlar vardı, sonra Göktürkler ve ardından Uygurlar gelir. Hunların da, Göktürklerin de, Uygurların da devletleri birden fazladır. Yakın zamanda, 19. yüzyılın ikinci yarısında 10 yıl kadar Yakub Beğ’in emirliği, 20. yüzyılda, 1933-1934’de Şarkî Türkistan İslâm Cumhuriyeti, 1944-1949 arasında Şarkî Türkistan Cumhuriyeti kurulmuş; ancak her seferinde Çin’in işgaliyle son bulmuştur. Şimdi otonomi ile idare ediliyor ama bütün ipler Pekin’in elinde... Çinleştirme politikası kısmen başarıya ulaşmış, belli başlı şehirlerde Çin nüfusu Türklerin nüfusunu geçmiştir.
Türk hiçbir zaman umudunu yitirmemiştir.
Son sözü Namık Kemal’e bırakıyorum:
“Ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet / Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”
(“Zulüm ve adaletsizlikle hürriyeti ortadan kaldırmak mümkün mü; eğer o kadar kudret sahibi isen insanlıktan idrâki kaldırmaya çalış”)