Ülkücülerin evet oyu verme şartları
Ülkücülerin “evet” demesinin şartları var. Bunları sıralamazdan evvel hatırlatmalarımız olacak. Dikkat ediyor musunuz? MHP’yi kendi tabanıyla vurma politikası üzerinde ilerliyor Başbakan Erdoğan.
MHP tabanına “siz iyisiniz ama MHP yöneticilerinde iş yok” anlamına gelen sözler söylüyor. Ne kadar kitle çarparsam o kadar iyi anlayışı bu.
Salı günkü konuşmasında ise iyice zirveye çıktı.
12 Eylül 1980 darbesi sonrası haksız yere şehit edilen Mustafa Pehlivanoğlu’nun mektubunu okudu. Okurken de ağladı.
Pehlivanoğulu’nun idamı tam anlamıyla bir hukuk cinayetidir. Rahmetlinin üzerine atılı suçu işlemediği avukatı tarafından mahkemede ispat edilince, hâkimler idam kararından vazgeçti. Vazgeçmeyle birlikte filmleri aratmayan bir yarış başladı. Çünkü bir taraftan Cumhurbaşkanı Evren tarafından onaylanan idam günü yaklaşıyor, bir taraftan da çıkan kararın cumhurbaşkanlığına ulaştırılıp yeni bir onay alınması gerekiyordu. Avukat zamana karşı bürokrasiyle boğuşarak idama ramak kala dosyayı Çankaya Köşküne ulaştırdığında insanın kanını donduracak bir cevap aldı: “İdamı kaldıramayız!”
Niye?
“Soldan astık, sağdan da bir tane asarak eşitlik sağlayacağız.” Söylediklerini yaptılar.
O günlerde Konya’da yaptıkları yürüyüşte İstiklal Marşı okunurken ayağa kalmayan Başbakanımızın fikirdaşları, kendilerine “Akıncı Gençlik” diyordu.
Adları “akıncıydı” ama hiçbir akında gören olmadı.
Akınsız gençlik, darbe sonrası kısa zamanda hürriyetine kavuştu. Onlar için darbe bitti. Hâlbuki Kenan Paşa, Konya yürüyüşüne o kadar vurgu yapmıştı ki, sanırsınız, yarısını asacak.
Pratik öyle olmadı.
Asıl çileyi, işkenceyi, insanlık dışı muameleyi solcularla ülkücüler yaşadı. Mamak zindanlarında insanın insana yapmayacağı alçaklığı gördüler.
Şimdi Türkiye’nin başbakanı 12 Eylül’den hesap sorduğunu söyleyerek idamla katledilenler üzeriden oy istiyor.
Görüştüğüm ülkücüler, “Madem bizden oy istiyor. O zaman bizim de isteklerimiz var. Sayın Başbakan ve partisi yerine getirirse söz veriyoruz oyumuz kendisinindir” dediler.
İşte istekler:
1- Yazın Türkiye’nin dağına taşına “Ne mutlu TÜRK’ÜM” diye. Görelim.
2- “Kanca bıyık” diyerek küçümsediğiniz, aklınız sıra alay ettiğiniz 2000’li yıllarda Türkiye’de terörü sindiren kahraman özel harekâtçılara takın birer altın madalya, öpün alınlarından. Görelim.
3- Ülkücü gazete ve yayınlara destek vermek isteyenleri tehdit ettirmeyin. Bunun böyle olduğunu görelim.
4- Terörist başı Öcalan’ı, her şehit haberi geldiğinde sabaha kadar sorgulayın, dış bağıntılarını kesin. Haber taşıyan avukatlarına hukukun istediklerini yapın. Yandaş partinin dost kadrolarını terörü övme suçundan kanunların gücü ve kamusal düzenin itibarı bakımından hemen sorgulayın, tutuklayın, kanunların emrettiği biçimde gereği ne ise derhal yapın. Bunu yaptığınızı görelim.
5- Bu anayasa değişikliği ile kesinlikle 12 Eylül 1980 darbecilerinin yargılanmayacağını dini, insani, ahlaki namus adına itiraf edin; duyalım.
6- Rize’nin bir köyüne “Potamya diyorlarsa ne yapayım” demeyip, Türkçe bilinciyle, “İlan ediyorum. Burası Güneysu” deyin. Görelim ve duyalım.
7- Ülkenin vatandaşlarını 36 etnik kimliğe bölmek yerine “Biz bir bütünüz; yok ayrımız gayrımız. Kemal Paşa ne dediyse odur” dedikten sonra “yaşasın Türk milleti” deyin.
8- Son olarak: Darbe günlerinde görev yapan, Mamak’ta C-5’leri yöneten, tüm subay, ast subay, er ve erbaşları çıkar mahkemeye; sor hesabını, yemin ederiz evet oyu sizindir.
Anlaşılmayan bir husus var mı?