Ülkücü paradigma iflas mı etti?
İddialı bir başlık: Ülkücü paradigmanın iflası. Eğer gerçekten ülkücü paradigma iflas etmişse, ortada ülkücülük diye bir şey kalmamış demektir. Bir yıkımdan, Sovyetlerin çökmesi gibi bir tufandan söz ediyor. O sebeple iddialı bir başlık diyorum. Esasında ülkücülüğün iflasının kendisini çok ilgilendirmediğini biliyoruz. Onun derdi başka, ancak madem ülkücü paradigma iflas etti diyor, biz de kendimizi bir gözden geçirelim bakalım var mı böyle bir durum. Ülkücü paradigma üç temel üzerinde yükselir:
1-Türkleşmek 2-İslamlaşmak 3-Muasırlaşmak.
Eğer bu temeller üzerinde oluşan fikri çatı çökerse, ülkücülük de bitmiş olur. Bu tükeniş elbette paradigmanın iflası demek anlamına gelir. Yoksa söylemekle paradigma iflas etmez. Öyle ise ülkücü paradigmanın temellerine sırasıyla bakalım:
1-Türkleşmek: Yerlileşmek, kendi kendisi olduğunu bilmek kısacası toplumsal varoluşun bilincinde olmaktır. Türkleşmek, bir kimlik tasarımı ve bunun böyle olduğunun farkındalığıdır. Temelinde sosyal psikoloji vardır. Türkler asimile edilmedikçe iflasından söz eden her kim olursa olsun aklından zoru var demektir. Bölücülüğün antitez olarak geliştiği bir dönemde bırak bitmeyi içten içe yeniden kendini kurduğunu söylemek daha doğrudur.
2-İslamlaşmak: Türklerin tarihselliğinin, öteden beri sürüp gelen tarihsel kimliğinin ve varoluşunun özünde İslam vardır. Bu tarihin hem yapıcısı, hem taşıyıcısı ve hem de sürdürüp getireni olmak demektir. Ülkücüler, İslamlaşmayı siyasal sistem olarak İslamlaşma değil, din edinerek bunu yaşamın bir parçası olarak görme anlayışındadırlar. Cemaatleşmenin yok etmek istediği Türkleşmeyi geleceğe taşıyacak biricik yoldur. Milliyetçi dindarlaşma sayesinde toplum, emperyalizmin tuzaklarından kurtulmaktadır. Koruyucu olarak dindarlık, vatana bağılığın değerini yüceltmektedir. Kim iflas etti diyorsa, ya akılsızdır veya art niyetlidir.
3-Muasırlaşmak: Asrın icaplarını anlamak. Bunun yolu da bilimdir. Ülkücüler, bilimsel aklın ışığında yürümeyi seçen topluluktur. Dolayısı ile değişimi takip etmektedirler. Ülkücüler, bilimsel ilerleme ile birlikte her zaman ve çağda kendilerini her dem tazelemektedirler. Ülkücülük belirli bir çağda kalmış ve orada tutunarak kendilerini yenileyemeyen dogmalar topluluğu değildir. Ülkücü değişim, asrın icaplarıyla yol alan ilerlemeci değişimdir. Her kim ülkücüler bundan vazgeçti diyorsa, ya aklını kayıp etmiştir veya kara çalma peşindedir.
Öyle ise? Öyle ise ülkücü paradigmanın iflası diyen adam yalan söylüyor. Yalan söylediği, ortaya attığı fikri temellendirmek isterken seçtiği argümanlardan belli. Okuyalım: “MHP koalisyonu döneminde Iraklı Kürt liderler Talabani ve Barzani’ye yapılan devlet yardımları, Abdullah Öcalan’ın idam konusu kadar ülkücü tabanda travmaya yol açmış gibi gözüküyor.” Mantıksızlığa bak.
Mantık biliminde doğruluğun üç temel kuralı vardır. Birincisi, uygunluktur. Bir önermede özne ile nesne uygun düşüyorsa/örtüşüyorsa o önerme doğrudur. MHP Türkçü ise, Talabani başka ülkenin yurttaşı ve bölücüdür. Burada özne ve nesne uyuşmaz.
Mantık kuralının ikincisi tutarlıktır. DSP ile koalisyon kurmuş, ortaya çıkan koalisyon hükümetinin kararlarını ortak paydada paylaşıyor olsa bile, mesela “Bu dönemde Milli Eğitim Bakanlığı’nın sürgün ettiği ülkücüleri de MHP sürmüştür; ya da MHP solcu olmuştur” diyebilir miyiz?
Mantık biliminde doğrulamanın üçüncü kuralı temellendirmedir.
Yukarıda belirtilen iki kuralı doğrulayamamış önerme zaten çürümüş olacağından yazarın görüşlerinin boş olduğu sonucuna varabiliriz. Bir şey daha: MHP eşittir ülkücülüktür demek yanlıştır. Ülkücülük MHP’yi ve daha pek çok şeyi içine alan Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmaktır. MHP’nin işi bunun politikalarını oluşturmak olabilir. Beceremiyor diye ülkücülük yanlış olmaz; sadece MHP’nin politik beceri durumu ortaya çıkar.
Ülkücü paradigma bitmez arkadaş. Biterse bil ki sen ölmüşsün. Çünkü ülken kalmamıştır.