"Türkiye'nin Özgün Yolu"
“Gelinen aşamada Türkiye ’olmak ya da olmamak’ arasında bir yerde duruyor. İmparatorluğun külleri arasından -bağımsızlık savaşıyla- doğan bir ülke, yüz yıl bile geçmeden bu noktaya nasıl gelebildi?”
Düşünen akıl sahipleri için temel soru bu?
Ancak bu sorgulayan cümleler bana ait değil.
Değerli yazar Sadettin Elibol’un “Cumhuriyetçi Demokrasi Türkiye’nin Özgün yolu” adlı gönderdiği kitaba ait.
Elibol, Türkiye’nin yakın geçmişini sorguluyor bu eserinde.
Kitap, Ayten Çalış’ın kendisiyle yaptığı söyleşilerden oluşuyor. Onlarca soruya cevap veriyor Sadettin Elibol.
Cevaplar kısa ve özlü. Bir çırpıda okunacak nitelikte.
Aynı zamanda yazarın kimliği sebebiyle hem felsefi anlamlar içeriyor, hem de gündelik sorunlara çeşitli açıklamalarla nitelik kazandırıyor.
İmparatorluktan Cumhuriyete uzanan bir zaman diliminin kırılma ve ayrışma noktalarını vurguladıktan sonra sözü boşlukta bırakmadan çözümünü de söylüyor yazar. Bu anlamda içinde yaşadığımız çöküntü ve/veya dönüştürme-değiştirme süreci kısa anlatımlarla irdelenmiş oluyor.
Önemli tespitlerde bulunuyor:
“Türkiye bugün, yüzyılın başlarında kırdığı emperyalist kuşatmadan farklı yöntemler ve araçlarla yürütülen yeni bir ’meydan okuma’yla karşı karşıya bulunuyor.
Bu meydan okumanın da- o dönemde olduğu gibi- iç ve dış cephesi derin ittifak halindedir.”
Haksız mı?
Değil.
Gerçi bu tespitte bütün milliyetçiler fikir birliği içindedirler. Bu anlamda tespitler çok yabancımız değil. Ancak, Elibol’un söz konusu kitapta verdiği cevaplar bununla sınırlı değil. Daha başka açılımlar sunuyor okuyucuya.
İşte içinde bulunduğumuz süreçten bazı bildik konular: AB süreci, ABD-İsrail ilişkileri, terör, Anayasa değişikliği, 301’inci maddenin yeniden düzenlenmesi ve özellikle kurucu iktidarın eseri olan Cumhuriyetin içeriği ve formunun değiştirilip değiştirilmeyeceği meselesi.
Elibol, meseleyi Cumhuriyet temelinde sorguluyor ama AB ilişkilerini yok saymadığı gibi, ABD ilişkilerini de göz ardı etmiyor. Kimlikler, İslamcı siyasetin getirdikleri, ulus-devlet, Siyonist ideal BOP projesi, yurttaş ahali demokrasi gibi içerikli pek çok konuları 125 sayfada soru cevap yöntemiyle izah etmiş.
Halihazırı “kuşatma” olarak tanımladıktan sonra içinde bulunduğumuz sürecin başlangıç tarihini şu cümlelerle ortaya koyuyor:
“Yaşanan kuşatmanın zeminini, 1940’lı yıllarda başlayan Batıya bağımlılık süreci yaratmış durumdadır: Bu tartışılamaz!”
“Tartışılmaz” dediği teslimiyet tarihini öğrendik. Bu tamam. Peki, bir çözüm var mı? Yoksa çöküş sürecek ve kayıp mı edeceğiz?
Çözümün ipuçların şöyle veriyor Elibol:
“Belli ki Türkiye, kendi iç dinamiklerini yine seferber edecek; millet varlığı -sürecin derinleşmesine paralel olarak- örgütlü gücüyle yaşama iradesini yeniden gösterecek; devrimci kökü üzerinde -tam bağımsızlık rotasına oturarak- milli Rönesansını mutlaka tamamlayacaktır!”
Bu bilinç uyanmasının etkilerini görmüyor musunuz?
Görüyoruz!
İşte bunun için buradayız ve bunca uyandırıcı (yazar, çizer, gazeteci, tv) hep birlikte birbirimizden bağımsız olsak da aynı hedefe doğru kararlı adımlarla yürüyoruz.
“Cumhuriyetçi Demokrasi Türkiye’nin Özgün Yolu” çalışmasıyla Sadettin Elibol, iyi bir uyarıcı olarak dimağımıza yeni şeyler söylüyor. Okuyalım.
Not: Kitabı Tekağaç Eylül Yayıncılık, MİNİMA Yayıncılık başlığı altında çıkarmış. İlgilenecekler için e-mail adresi şöyle: bilgi@tekagac.com.tr veya www.tekagactekagac.com.tr