Türkiye'nin adalet sorunu

Yazıya girerken herkesin bayramını kutlu olsun. Ülkemiz ve milletimiz bayram sevinciyle dolu günler yaşasın dileklerimi sunarım...

Sonra gündeme geçelim.

Gündemde pek çok konu var. Nedir gündem önceliğimiz?

YSK'nın çelişkili kararı.

Önce seçimi, ilçe seçim kurulu başkanları ile Müdürlerinin görevlerini yapamadıklarına bağladılar, sonra; dördü muhalif, beşi "seçim yenilensin" diyen kurul üyeleri, seçim iptaliyle taban tabana zıt yeni bir karara imza attılar.

Tam da "burası Türkiye kardeşim. Her şey beklenir" sözünü haklı çıkaracak cinsten bir karar.

Böylece;

BİR: Bizim verdiğimiz "İstanbul seçimleri yenilensin kararı, aslında hukuki değil siyasidir" demiş oldular.

İKİ: YSK'nın saygınlığını zora soktular.

ÜÇ: Seçilmiş bir başkan ile ona oy veren seçmenin yasalardan doğan haklarını herkesin gözü önünde yok saydıklarını doğrulamış oldular.

DÖRT: 23 Haziran'da yapılacak seçimin itiraz gerekçesini seçim yapılmadan önce ortaya koydular.

Bu durumda söylenecek söz şudur: Yargı reformu hayırlı olsun Türkiye!

***

BASIN REFORMU YOK MU?

Türk demokrasisi, bu basınla (elbette bu zihin yapısıyla) asla demokrasinin öncüsü olamaz. Kesinlikle ülkeye huzur ve güven ortamı gelmez ve emin olun hukuki değerler üst düzeyde kabul görmez.

Çünkü mevcut basın yapısı, bir iktidar tekeli oluşturmuş durumda. Gazetecinin birinci göreve iktidar figürüne odaklanmaktır.

Niçin?

Şunun için: İktidar, millet tarafından seçilir, millete ait olan ekonomi, siyasi, idari, hukuki, mali kaynakları kullanır. Milletin devlet kasasındaki parasını harcar.

Bu durumda millet adına bir radar gibi takip görevi yapması gereken basın, iktidar odağına yöneleceği yerde muhalefeti dikizliyor ve kendince eleştiriyor.

Sadece eleştirmiyor, esas görevinin yanında bir ikinci takip gerektiren göreve birincinin yerine geçiriyor.

Yani?

Elbette muhalefeti de gözleyecek ancak, milletin; ekonomik, siyasi, hukuku hakları ve devlet kasasındaki parası yolsuzluklarla çarçur edilirken, kâr etmesi gereken kurumları, neden zarar ediyor diye sorgulanması gerekirken, tutup "muhalefet FETÖ'ye katil dedi mi" tartışması açarsan, el malı götürürken vatandaşın gözünü boyamış olursun.

Kısaca, birileri milli kaynakları kendi çıkarına kullanıp, çalarken dikkatleri başka yere çekmiş olursun.

Bu durumda yargı reformu kadar basın reformu da gereklidir.

Belki de en önemlisi budur.

Neden?

Basının bir diğer önemi özgürlüklerin göstergesi olmasıdır.

Basın ne kadar özgür ve işini ne kadar bağımsız yapıyorsa o ülkede demokrasinin kalibresi yüksek demektir.

Türk basınında pek çok sorun var.

BİR: Basının dili küfürbaz. Bu durum öfkenin, hazımsızlığın dışa yansımasıdır. Aynı zamanda bir ahlak sorunudur.

İKİ: Tekelcilik hakimdir.

ÜÇ: İş garantisi, çıkara göre değişiyor.

DÖRT: Haber sağılığı sorunu var. Elbette gazetelerin ve görüşü olacaktır ancak haber olabildiğince açık ve objektif verilmelidir. Pek çok gazete, haberden çok çarpıtma üzerine kurulu.

Hem YSK ve hem de basın sorunu özünde adalet sorunudur.

Yazarın Diğer Yazıları