Türkiye’de yayıncılık ve kütüphaneler
Öğretim yılı başladı... Ana sınıfı öğrencileri ve ilköğretimin birinci sınıfları pazartesinden beri mektepteler. Pazartesi diğer sınıflar dolacak.
Herkes yazıyor... Çocukların çantaları çok ağır bir çare bulun diye... Ama bir çare bulan yok...
Bazen benim küçüğü okula bırakıyordum. Ben bile zorlanıyordum çantayı taşımakta...
(Bu yıl mektebi değişti; 6. sınıfa servisle gidip gelecek, çanta taşıma meselesini hallettik!)
Mektep kitaplarını birinci hamur kağıda niçin basıyorsunuz?!
Sağlam, çok daha hafif kâğıt cinsleri var... Herhâlde bizim aklımıza gelen yetkililerimizin akıllarına da gelmiştir. Daha hafif kâğıtlara basmamalarının vardır bir hikmeti, deyip geçeceğim ve yine herkesin aklında olanı tekrarlayacağım: Öğrenciye belli derslerde iki kitap verilsin... Biri mektepte kalsın, biri evinde... Veya: Bütün MEB ders kitapları internete yüklensin, evinde interneti olanlar kitap taşımasınlar!
Yük, yalnız çocuklara değil anne-babalara da... Ve özellikle annelere. Yollarda görüyorum... Anne-babalar ellerinde kocaman kocaman çantalarla okullara taşınıyorlar.
Çocukları kitaptan nefret ettirmeyelim.
***
Yayıncılık üzerine bilgi vereceğim.
Türkiye’de yayıncılıkla ilgili iki meslek kuruluşu, bir federasyon var.
Türkiye Yayıncılar Birliği eskisi... Basın Yayın Meslek Birliği ise bu yıl kuruldu.
Neden bir tane değil iki tane?
Eski olan “sol”, yeni olan ise “sağ” ağırlıklı... Bir iki kuruluşun da üye sayısı 250’şer civarında... Yayınevlerinin dertleri ortak olduğu için iki kuruluş arasında bir rekabet yok; ortak hareket etmeyi tercih ediyorlar. İki kuruluş bir araya gelip Yayıncı Meslek Birlikleri Federasyonunu (YAYFED) teşekkül ettirdiler. Hatta başkanı da Basın Yayın Meslek Birliğinden, yani “sağ”dan...
Korsan yayınların önüne geçmek için bandrol sistemi çıkarılmıştı. Kitapların ardında gördüğünüz dikdörtgen şeklindeki parlak kâğıt... Bunu ücret karşılığı Kültür ve Turizm Bakanlığı veriyordu. Bakanlık şimdi bandrol sistemini Yayıncılar Birliği Federasyonuna devretti.
En büyük kitap yayıncısı Millî Eğitim Bakanlığı...
Türkiye’de, 2010 yılında, 408 milyon 339 bin 289 adet kitap basılmış.
2010 yılında 34 bin 363 çeşit kitap yayınlanmış.
2009’a göre kitap basımında yüzde 15 artış olmuş.
Bu kitaplar için Kültür Bakanlığından 214 milyon 414 bin 280 adet bandrol satın alınmış.
Millî Eğitim Bakanlığı, 2010 yılında ilk ve orta öğretim öğrencilerine 193 milyon 925 bin adet kitabı ücretsiz dağıtmış.
Millî Eğitim Bakanlığının kitaplarının yüzde 23,5’u ders kitabı, 23,5’u yardımcı ders kitabı...
2010 yılında yayınlanan kitapların yüzde 37’si kültür, yüzde 9’u akademik, yüzde 7’si ithal kitaplar.
Kültür Bakanlığı verilerine göre kişi başına 5.6 kitap düşüyor.
Keşke elimde başka ülkelerin istatistikleri de olsaydı; kıyas imkânı doğardı. Elinde bilgi olan gönderirse yayınlarım.
***
Türkiye’de kitap satan dükkân sayısı 6 bin...
Kültür Bakanlığı bünyesindeki Kütüphaneler ve Yayınlar Genel Müdürlüğüne bağlı Türkiye genelinde 1137 kütüphane bulunuyor. Bunların 45’i çocuk, 14’ü yazma eserler kütüphanesi...
Kitap satan dükkân ve kütüphane sayısı ne kadar az değil mi?
(Bu bilgileri Boğaziçi Yayınlarının genel müdürü ve YAYFED’in yönetim kurulu üyesi Gazi Altun Bey’den aldım.)
Bir ayağım kütüphanededir. Büyük kütüphanelerin işleyişi meselesinde çok dertliyim. Bu dert başka bir yazının konusu.
***
Yayıncı birliklerinin birinci işi korsan yayınlara karşı mücadele vermek ama bir işleri de üçkâğıtçı yayıncıları deşifre etmek, aralarında barındırmamak olmalıdır. (Meselâ bir yazar olarak üç kağıtçı, hırsız yayıncılara karşı savaş açtığımı ilân ettim... İnternette dolaşanlar bu açıklamamı bulabilirler!)
Haklarını alamayan yazarlar, editörler, musahhihler, grafikerler, sayfa düzenleyicileri, kâğıtçılar, matbaacılar için de bu meslek kuruluşları bir şikâyet kapısı olmalıdır.
Derme çatma, ifsat edici, zevksiz, gereksiz kitap yayınlanmaması için de yine bu kuruluşlar meslekî seminerler düzenlemelidir.