Türkiye'de siyaset hasta
Demokrasilerde gitmemek üzere iktidara gelen parti olur mu?
Bizde var.
Adamlara "Beceremediniz gideceksiniz" diyorsunuz, öfkeleniyorlar.
Büyük ithamları da şu: "Erdoğan düşmanlığı yapıyorsunuz."
Hayır, muhalefet yapıyoruz deseniz de kimin umurunda. Hâlbuki kendileri kesinlikle muhalefeti, özel olarak da CHP düşmanı olduklarını saklamıyor. Kısacası Türk siyasetinde iktidarda kalmayı muhalefeti ayrıştırıcı güç ve düşman ilan ederek sürdürmek isteyen yegâne parti AKP ve yandaşlarıdır.
Gerçi tarihimizde her zaman iktidara karşı çıkanlar hain ilan edilmiştir o başka.
Örneğin, padişahlara itiraz eden, yerinde olmaya heveslenen kardeşleri, iktidar sahiplerine göre nedir?
Hain!.
Meselâ Genç Osman nedir?
Öldürüldü.
Kanuni''nin oğlu Şehzade Mustafa?
Hain sayılmış ve babası tarafından öldürtülmüştür.
Örnek çok.
II. Abdülhamit''in tek adam, mutlak güç ve yegâne hâkimiyet anlayışına karşı çıkıp parlamenter sistemi ve anayasayı savunan İttihatçılar da öyle değil mi?
Gene İttihatçılara göre, İtilafçılar haindir.
Kısacası, ister sarayda ol, ister başka yerde, iktidar her kim ise yerinde olmak isteyenlere karşı ön yargılıdır ve düşmandır.
Cumhuriyete geçince durum değişti mi?
Değişmedi.
Bu defa Demokrat Parti kendi içinden çıktığı CHP''ye karşı düşman kesildi. Bu düşmanlık, süreç içinde din ile ilişkilendirilerek halkın beynine "din düşmanı" olarak kazındı. Gerçi CHP de süreç içinde sosyalistlerle içli dışlı olup, sağ siyasete karşı bir cephe oluşturunca, ister istemez materyalizmin rüzgârında kalarak iddiaları yabana atılmayacak hale getirdi..
Halen daha kendini sosyalistlerden tam olarak ayıkladığı söylenemez.
Hâlbuki Türkiye''nin, Cumhuriyetin kurucusu olma şerefine ulaşan CHP''ye ihtiyacı vardı. CHP''nin, etkin ve yetkili güç olarak herkesi kucaklayacak bir siyasi duruşa ve kuşatıcı felsefeye ulaşması beklenirdi. Kendisini sosyalist örümceğin ağından kurtaracak, onu tarihsel yolculuğunun başlangıcındaki enerjiyle buluşturacak nitelikli bir lidere, siyasal programa ihtiyacı var.
Demokrat Parti, CHP''nin antitezi olarak düşmanca siyaset üretirken, CHP''nin Kuvayi Milliye''nin özüne uygun siyaset üretmesi gerekirdi.
İşler böyle yürümedi.
CHP, sosyalizme eğilim gösterirken, DP, liberalizmden ve demokrasiden zorbalığa yöneldi.
İşte CHP, bugün halâ bu siyasal sapmanın etkisiyle toplumdaki gerçek karşılığını bulamıyor. Çünkü olması gerektiği yerde durmuyor. Bulunması gereken adres karışık.
DP ise vesayet duvarına çarpıncaya kadar çırpındı ve kendini dozerin önüne attı. En sonunda darbelerle birlikte merkez sağın çöküşüyle büsbütün aramızdan ayrıldı.
Böylece Türk siyaseti bir türlü normale dönemedi.
Normal neydi?
Normal, demokrasilerde siyasi partilerin birbirlerini düşman olarak görmesi ve "hain" diye damgalaması değil, "hepimiz, ülkemize hizmet etmek isteyen partileriz. Görüşlerimiz farklı, amacımız ülkemizi yüceltmek olduğunda aynı" diye belleyip, siyaseti bir rekabet yarışı olarak görmeleri ve bu hat üzerinden yürümeleridir.
Siyasal davranışları bakımından bazı yönleriyle DP''ye benzeyen AKP, siyasal sistemi boğuyor, kişiselleştiriyor. Yetinmeyip devleti partileştirip, ülkenin ekonomik kaynaklarını keyfine göre yandaşlarına aktarıyor. Lakin kendisini ezecek dozeri (vesayeti) ortadan kaldırdı. Önünde devletin ve rejimin gerçek sahipleri var: Halk! Bu sebepledir ki Tarkan''ın "Geççek" şarkısından bile ödü patlıyor.
Neden?
Çünkü ne yaptığını ve neye zarar verdiğini en iyi kendisi biliyor.
AKP, diğer yönüyle Osmanlı''daki Hürriyet ve İtilafçılar gibidir. Siyasette "hain" kaynaklı düşman yaratma politikası buradan geliyor.
Toparlarsak, Türkiye''de siyasetin siyasal sistem, siyasal rejim, hevesinden uzak, anayasal sınırlar içinde, halk için halka göre partilerin birbirini düşmanca görmediği rekabetçi bir yapıya ve anlayışa dönmesine ihtiyacı var.