Türkiye kimin kontrolünde?
Aslı Aydıntaşbaş, "Türkiye'yi kim yönetiyor ve Türkiye nereye gidiyor" sorusunu sormuş ve birkaç yazar bunu tartışmış.
Güzel bir tartışma...
Keşke herkes tartışsa de kim ne düşünüyor bilsek...
Bu konuda benim de bir fikrim var. Ama önce ne dendiğine bir bakalım.
Aslı Aydıntaşbaş birkaç tespitten sonra kendi düşüncesini açıklamış.
"Solculara sorarsanız her şey sarayın kontrolünde ve diktatörlüğe gidiyor..."
"Kürtlere sorarsanız her şey askerin kontrolünde ve 90'lı yıllara dönüyor..."
"Cemaate sorarsanız her şey Ergenekon'un kontrolünde tasfiye yaklaşıyor..."
"CHP, derin devletin Tayyip Erdoğan'ı kullandığını düşünüyor..."
Türkiye nereye gidiyor ve kimin kontrolünde sorusuna Aslı Aydıntaşbaş ise şöyle demiş: "Tayyip Erdoğan'ın kontrolünde olduğunu düşünüyorum..."
Evet, pratiğe baktığınızda başbakanları bire yerinden edebilecek tek güç gerçekten Tayyip Erdoğan, ancak, küresel gidişata baktığınızda bir taraftan İncirlik Üssü'nü ABD'ye kullandıran öte yandan PYD konusunda çaresiz kalan, Suriye'de bütün kırmızı çizgileri kayıp eden adam görünmektedir.
Önce ABD'nin öncüsü olduğu Büyük Orta Doğu Projesi'nin eş başkanı olarak kendini tanımlayan sonra, Yeni Osmanlıcılık hevesi ile kendi raconunu kesmeye çalışan, ancak Zarrab gibiler sebebiyle eli kolu ister istemez bükük kalacağa benzeyen ve fakat Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerle iş tutan bir yönetim var karşımızda.
Buna karşılık, üstün güç ABD, henüz Türkiye siyaseti üzerinde vesayetini tümüyle yitirmiş görülmüyor. Üstelik Yeni Türkiye projesinin fikrî yapısında izleri var. Millî devlet kimliğinin ortadan kaldırılması, Yeni Osmanlıcılık ve Ilımlı İslam devleti siyasetinin oyun kurucusu da en başından yine ABD değil mi?
Keza "Kürt meselesi" dedikleri sorunun mucidi ve sürdürücüsü gene ABD- Batı değil mi?
Öyle ise?
Tam bağımsız millî siyasetten söz etmek bu şartlarda imkânsız...
AB ve İngiltere
İngiliz halkı, AB ile ilgili kararını verdi: "AB'den çıkalım" dediler.
Buraya kadar tamam.
Ancak konuyla ilgili karar verecek İngiliz halkının ikna edilmesinde kullanılan "Türk" ve "Türkiye" propagandası ilginç...
İngiliz politikacıları halkını ikna etmek için asırlık slogana sarıldı. "70-80 milyonluk Türkler geliyor" diye...
Dikkatinizi çekerim: "Tayyip Erdoğan geliyor" dememiş... Hatta "Müslümanlar geliyor" da dememişler... "Türkler geliyor" demişler..
Peki neden?
Bu durumun iki boyutu var: Birincisi, ezeli Türk varlığına duyulan korku ve tarihsel politik bakış...
İkincisi ise, küçümseme.
Türkleri Afganistanlılar gibi görme anlayışı.
Her nasıl bakarsa baksınlar, el alem sizi ne Osmanlı görüyor ne salt Müslüman... Siz beğenseniz de beğenmeseniz de Türk'sünüz... İktidar sahiplerinin haberi olsun.
Oktay Vural
MHP'de yaşanan süreç, olağanın ötesinde garip ve olmaması gereken bir durum. Bunun böyle olduğunu hep söyledik. Ama anlatamadık. Neden olmaması gereken bir durum? Çünkü, birincisi, demokrasiye, ikincisi, hukuk devleti olan Türkiye'yi yönetmeye layık bir partinin kendisinden beklenen davranışlara hiç uygun değil.
MHP'deki gelişmelerden sonra durum, kişilerin partiyi ele geçirmişken bırakmama meselesine dönüşmüştür. Oktay Vural bu yönüyle, diğer vekillere de örnek olabilir.