Türk'e dönüş (8)
Önceki gün Dağlıca'daki saldırı yüreğimizi öyle bir dağladı ki, o gece pek çok ilimizde "Türk bayrağı"nı kapan sokaklara indi, PKK terörünü lanetledi.
"Siyasî İslâmcılar" da milleti/ümmeti parçalayanlara karşı "yeşil bayrak" (Yoksa "kara bayrak" mı?) alıp çıkmalıydılar, "İslâm kardeşliği"nden dem vurmalıydılar. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ekranlarda boy göstermeli, "Türk"ü etnisiteye katıp fetvalarındaki gibi, "Türk-Kürt ayrımı yok, İslâm kardeşliği var!" demeli, ardından, 36 etnik grubu sıralamalıydı. Hatta Ahmet Naîm'in "İslâm'da Davâ-yı Kavmiyet"inden "Türk de nereden çıktı!" pasajları okumalıydı ve bir yurdum su içip şöyle devam etmeliydi:
"'Türk'üm!' diyenlere karşıyız. Ey PKK'lılar! Dediğinizi yapıyoruz. Bırakın silâhı, Türklerin askerlerini şehit ediyorsunuz, bizi zorda bırakıyorsunuz. Her yer şimdi 'Türk bayrağı'yla donatılacak. Herkes 'Türk' çatısı altında toplanacak, 'İslâm birliği' bahanesiyle camilerde yürüttüğümüz Türk'ü silme operasyonlarımız akîm kalacak!"
PKK'nın Dağlıca'daki 7 Eylül 2015 katliamı da göstermiştir ki, Türk'e dönülmediği müddetçe ülke bölünecek, insanlar birbirine yabancılaşacak millet/ümmetin manası yitirilecektir.
Dağlıca PKK'nın dilinde Oramar'dır. Abdullah Öcalan "Oramar"ı kutsamıştır. PKK iki yerde ayak diremiştir: 1. Dağlıca (Oramar), 2 Aynü'l-Arab (Kobani).
"Kobani" dedikleri yer, bahsetmiştim, A. Öcalan'ın ilk çıkış merkezidir.
Devleti yönetenler, zamanında A. Öcalan'ın ağzına bakacaklarına bu hesapları yapmalıydılar.
Dağlıca'da 12 Ekim 2007'de 12 askerimiz şehit edilmişti. PKK, Dağlıca saldırısını halayla kutlayan bir türkü yakmıştır: "Oramar uludur, yayla, ova ve köy / gerillalar toplandı/ dört bir yanı halay yoldaşlar başkaldırdı // halay sıklaştı dağlarda, kurdistan oldu isyan / zalimlerin tahtını salladılar, dünyada ses getirdiler / gerilla güzel intikam aldı."
PKK'nın uzantısı partiler bu iğrençliği seçim türküsü yaptılar. Meydanlarda bangır bangır çaldılar. Bir savcı "Gelin bakayım." demedi. Deseydi, kim bilir kendisini nerede bulurdu. Belki "PKK'yı gücendiriyorsun!" diye hapse tıkarlardı.
Dağlıca'da hâdise 16.00'da oluyor. PKK haberi yayıyor. En tepedeki (üstelik "Başkomutan") canlı yayın derdinde... Başbakan Konya'da, gol sevinci yaşıyor! Başbakan'a haber verilmediyse vahim. Verilip de maçı beklediyse daha vahim! Genelkurmay Başkanı Ege'deymiş. Apar topar dönüyor. En tepedeki bu durumda dahi canlı yayına çıkıyorsa, söyleyecek bir söz bulamıyorum. Çıkar canlı yayına ama tek konusu olur: PKK saldırıları!
Dağlıca kritik mevki olduğu hâlde, hiçbir tedbir alınmamış gözüküyor.
Türk milliyetçiliğini ayaklarının altına alanlar, PKK ile mücadele edemezler. Bütün hesapları şehitler üzerinden 400 milletvekili çıkarmak olmadığını kim söyleyebilir?
Bu vebali taşıyamazsınız. İkbâl ve istikbâlleri için şehitlerin sırtına basanlar hangi "nâr"da yanacaklarını elbette biliyorlardır.
"Türk'e dönüş"te yeni deliller getireceğiz diyoruz. Keşke Türk'e dönüş şehitler üzerinden olmasa, insanlarımız hazarda bunu idrâk etse! (Asıl konuya daha giremedik. Devam edeceğiz.)