Türk'e dönüş (1)
Türk'e dönmeye mecbursunuz. Türk'ü silersek PKK'nın elinden asıl silâhı alacaklarını sandılar. Sildiler sildiler; mümkün değil çıkmıyor. "TÜRK" diye parlıyor. Yok yok... Ben Kaşgarlı Mahmud'un ta 1072-74'te Divanü Lügati't-Türk'te yazdığı gibi, "Türk"ü hadislere bağlamayacağım.
Yine de merakınızı gidermek için Divan'dan giriş yapacağım:
Kaşgarlı, Abbasî halifesi Mutektedî Biemrillah'ın oğlu Ebu'l-Kasım Abdullah'a sunduğu eşsiz kitabının önsözünde "Allah'ın, devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm." demenin ötesinde içinde de şunları yazıyor:
"Türk Tanrı'nın selamı üzerine olsun Nuh peygamberin oğlunun adıdır. Nitekim 'İnsanın üzerinden (henüz kendisinin anılan bir şey olmadığı) uzun bir süre geçmedi mi?' ayetinde Âdem peygamberin adı nasıl 'insan' sözüyle anılıyorsa Allah Nuh'un oğlu Türk'ün çocuklarına seslenirken bu adı kullanır. Ayetteki 'insan' sözü genel bir ad olarak yalnız bir kişi için kullanılmıştır. 'Biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağılarının aşağısına çevirdik. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar hariç' ayetinde geçen 'insan' sözü çokluğu, topluluğu bildirir. Türk sözü, Nuh'un oğlunun adı olduğunda bir kişiyi ifade eder. Oğullarının adı olduğunda da 'beşer' sözü gibi çokluğu ve topluluğu anlatır. Bu sözün tekliği ve çokluğu da kullanılır. Nitekim Rum da İshak peygamberin oğlu Esav oğlu Rum'un adıdır. Onun çocukları da bu adla anılmıştır.
Biz de, ad olarak kullanılan Türk'ün Allah'ın verdiği bir ad olduğunu söylüyoruz. Çünkü Kâşgarlı Halef oğlu İmam Şeyh Hüseyin'in İbn-el-Garkî'den aktardığına göre İbn Ebi'd-Dünya adıyla tanınan Şeyh Ebu Bekr el-Mugide'l-Cerceranî'nin ahir zaman üzerine yazmış olduğu kitabında yazdığı ve yüce Peygamber'e dayandırdığı hadise göre Allahü Taala 'Benim bir ordum vardır, ona Türk adını verdim ve onları doğuya yerleştirdim. Bir ulusa kızdığım zaman Türkleri o ulus üzerine musallat ederim' diyor. / İşte bu, Türkler için bütün insanlara karşı üstünlüktür. Yüce Tanrı, onların adlandırılmasını kendisi üstlenmiş, onları yeryüzünün en yüksek yerinde, havası en temiz ülkelerinde yerleştirmiş ve onlara 'Kendi ordum' demiştir. Bunların yanı sıra Türklerin güzellik, sevimlilik, zariflik, incelik, tatlılık, büyüklere saygı, sözünde durma, sadakat, alçakgönüllülük, yiğitlik, mertlik gibi her biri ayrı ayrı övülmelerini gerektirecek erdemleri anmaya gerek yoktur." (TDK'nın sitesinden.)
"Milliyetçilik Batının bize musallat ettiği illettir." diyenlere Halife'ye sunulan kitapta nasıl bir milliyetçilik yapıldığını göstermek istedim sadece.
Ahmet Naim'in "İslâmda Kavmiyetçilik Yoktur" başlığıyla yayınlanan reddiyesini delil gösterip Türk'ü aşağılayanlar, sadece oyuna gelmişlerdir.
(Not: Yakında, zamanında en yetkin kalemlerin Ahmet Naim'e verdikleri cevabı, -asıl kaynaklarına girerek- hem de reddiyeyle birlikte yayınlayacağım. Türk'e neden yüklenildiğini, insanların nasıl yanıltıldığını ve giderek Türk'e nasıl düşman edilmek istendiğini göreceksiniz. Musibeti bileceksiniz ve Türk'e dönüş'ün fazileti üzerine kafa yoracaksınız.)
"Türk'e dönüş"e daha giremedik. Yarın inşallah.