'Türkçülük' derken sözün nereye gideceğini bilmeli
Mustafa diye biri. Soyadı da Karataş'mış. Ekranlarda görürdüm, İlahiyat prof.uymuş. "Türkçülük bölücülüktür." deyip çıktı. Sen -sümme hâşâ- Allah'mısın, sen Peygamber misin? Bu hükmü kafadan nasıl verebiliyorsun!
Sözleri ne Kur'ân ahkâmına uyar ne de Sünnet-i Seniye'ye...
Bu zata göre, "Türk'üm" demek, "Türk milleti" demek ve hatta "Türkiye" demek bölücülük. Bu sözleri öne çıkaranlar ister istemez "Türkçülük" yapmıyorlar mı?!
Mustafa Bey! Bu sözlerin karşısında "Bir müfsittir, bir müşevvişsin!" deneceğini düşünmedin mi?
İlahiyatçımız, Kanal 7'de program yapıyormuş. Farkında değildim, "Türkçülük bölücülüktür." deyince öğrendim.
Araya bir etnisiteyi de karıştırıyor, elmayla armudu topluyor. Öyle bir benzetme yapıyor ki, "Türk"ü etnisitenin diğer dalı görüyor. Bir tarihte Necmettin Erbakan da sen "Türk'üm dersen, o da işte şunu der." gibi, yavan söz etmiş, hatta mahkûm da olmuştu.
Turancılık bütün Türklerin dayanışması, en azından aynı kültür dairesinde birleşmesi, ileri safhada, mümkünse sınırları açma talebidir. "Ümmet"in de ilk basamağı olan Turancılık, demek ki ilahiyatçımızın nazarında bölücülüktür. Ve ona göre Türkiye'nin de üye olduğu, "Türk Konseyi"de batıldır. Yakın zamanda Türk Konseyi toplanmış, R. T. Erdoğan da bir konuşma yapmıştı. Demek ki, Reis de "günah"a girdi!
Sığ fikirleriyle Kur'ân'ı yorumlayanlar, dünyanın kendi beyin çeperlerinden ibaret olduğunu sanırlar. Muhakeme yürütemeyenler sözlerinin neleri yıktığının farkında olamazlar. Hele din adına konuşurlarsa insanları muallakta bırakırlar, karamsarlığa sürüklerler. Dinden bile uzaklaştırırlar.
Hüküm verme, delil koy! Şu Türkçüymüş, şu değilmiş. Adlandırmaya hakkın yok. Dini anlatan kucaklayıcı olmalı, uzaklaştırıcı değil
Mustafa Bey, bu durumda, senin, Türklere Ye'cüc Me'cüc diyen bazı Arap tefsircilerden farkın olmuyor. Türk'e saldıranların bütün dayanağı, dini kendi inhisarlarına almış bu Türk düşmanı tefsirciler.
18 yıldır hükûmet edenler, önce 38 etnisite üzerinden siyaset yaptılar, kurucu unsur Türkler olduğu, kendileri Türkçe konuştukları hâlde "Türk"e bayrak açtılar. PKK'ya yaranmak istediler. Onların çizgisine gelirlerse, silahı bırakırlar gibi absürt fikirlere kapıldılar. Sonunda kazanan kim, kaybeden kim oldu?
Mustafa Bey, ilahiyatçı olduğuna göre, Vanî Mehmet Efendi'nin Arâisu'l-Kur'ân tefsirinden de haberdardır. (Eseri, Ahsen Batur Türkçeye çevirdi. Yeni çıktı. Selenge Yayınları.)
Türk'e saldıranlara sık sık Vanî Mehmet Efendi'yi hatırlattık. Vanî Efendi bir din âlimiydi. Vaizdi. Padişahların sohbet arkadaşıydı. Sabetay Sevi'yi muhakeme eden de o idi. Van Hoşab'dandı ve "Hoşabî" sıfatıyla da anılırdı. Bu da anlamlı. Bu Türk milliyetçisi müfessir. 17. yüzyılda yaşadı. (Ayrıntı için, Prof. Dr. Erdoğan Pazarbaşı'nın "Arâisu'l-Kur'an'da Türkler" başlıklı makalesine girebilirler.)
Mustafa Karataş tenkitlerden bunalmış olmalı ki şu tiviti atmış:
"Milliyetçi arkadaşlarıma sesleniyorum. Yıllardır Türk soydaşlarım için her duamda dua ederim. Son yıllarda Doğu Türkistanı duamdan hiç eksik etmedim. Doğu Türkistan ve Özbek gelinim var. Onların davalarının destekçisiyim. Aramıza giren sosyal medya farelerine fırsat vermeyin."
İnsan sözünün nereye gideceğini bilerek konuşmalı.