Şimdi DEM’lenme zamanı!
Bugünlerde ılgıt ılgıt DEM’lik rüzgârı esiyor.
DEM’likçilik arada bir nüksediyor.
DEM/PKK, adından söz ettirse, mutlaka altından bir şey çıkıyor.
Son esen ılgıt ılgıt rüzgâr, bize Abdullah Öcalan’ı getirdi. PKK’nın kurucusu ve motivasyonu yıllardır İmralı’da izole... Ziyaretçileri de yok. İzin verilmiyor.
“Açılım”, “çözüm” sözlerinin püfül püfül estirildiği dönemde, nasıl korkunç bir girdaba sokulduğumuzu hepimiz biliyoruz.
Bekleniyordu ki, PKK hizaya gelecek... Tepeden tepeden konuşmayacak, silah kullanmayacak, gide gide “biz” olacak.
Nah oldu!
PKK’nın ciğerini en iyi bilecek gazetecilerden biri de biziz.
Güneydoğu’da, Kuzey Irak’ta röportajları biz yaptık. A. Öcalan’ı İtalya’da biz takip ettik. İmralı’daki duruşmalarında biz vardık. İmralı duruşmalarının tek kitabı “İmralı’daki Konuk”u yazdık.
Bir ara Bask modeli tartışmaya açılmıştı. İspanya’ya, Fransa’ya uzandık: Pireneler’in iki yüzündeki Bask bölgesini, bize uyar mı, uymaz mı, inceledik.
Eski PKK’lıları bulduk, röportajlar yaptık. İç yüzlerini halkımıza duyurduk.
Eee?.. Sonuç, diyeceksiniz...
PKK’yla hiçbir surette masaya oturamazsınız. “Kürt meselesi”, “Kürtler”, “Kürt seçmen” diyerek ayırıcı ifadelerle ortaya çıkamazsınız. Hele şu zamanda!
PKK’yı destekleyen kim/kimler? ABD değil mi? Orta Doğu’da ABD’yi “İsrail” diye de okuyabilirsiniz.
Daha yeni bu sütunda, PKK’nın bayraklaştırarak adı üzerinden kendilerine tarih yazmak istedikleri Salahaddin-i Eyyûbî’nin, hiçbir yere çekilemeyeceğini, etnisitesi ne olursa olsun “Türk” çatısı altında olduğunu, eniştesi ve yakın dostu, maiyetindeki komutanı Gökbörü örneği üzerinden gösterdik. Kudüs’ü birlikte Haçlılar’ın hâkimiyetinden nasıl kurtardıklarını hatırlattık.
Salahaddin-i Eyyûbî’yi akılları sıra etnisitelerine dâhil ederek bayraklaştıranlar, Kudüs’ü işgal eden Siyonistlerin oyuncağı olmaya razılar. Razı ne kelime! Emrindeler. ABD’den medet ummanın tek adı var o da “Siz bizim canımızsınız, büyüğümüzsünüz.” demektir.
DEM/PKK, kendilerine uzatılan eli sıkıyor, sonra hemen arkasını dönüyor, kendi bildiğini daha büyük şevkle uygulamaya koyuyor.
13 Ekim’de Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ı “yüceltmek” için miting düzenleyeceklerdi.
Abdullah Öcalan kim?! Kanun dışı PKK’nın kurucusu değil mi? Hapiste yatıyor! Ama DEM onun tecridinin kaldırılması için miting düzenlemek istiyor!
Kanunî sınırlar içinde kalması gereken bir partinin, DEM’in yaptığı çağrıya bakın:
“Bugün, PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen 9 Ekim Uluslararası Komplosunun yıl dönümü. 9 Ekim 1998 tarihi, Ortadoğu’da ve Türkiye’de yaşananları anlamak için çok kritik bir tarihtir. Bugün yaşadıklarımızın en temel nedenlerini bu komploda görebiliriz. Emperyalist güçler ve Türkiye’deki derin devlet bağlantıları, Sayın Öcalan üzerinden gerçekleştirdikleri komployla Türkiye ve Ortadoğu halkları arasındaki çatışmaları derinleştirmeyi amaçlamıştır. 9 Ekim 1998’de başlayan komplo ile belki de yüz yıl sürecek bir Kürt-Türk savaşı planlanmıştır. Bu komployla sadece Kürt halkının değil Ortadoğu’nun kaderine ve bölge halklarının geleceğine müdahale edilmiştir...”
Abdullah Öcalan, Türkiye’nin baskısıyla 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmıştı.
Bildirinin sonunda da şu cümleler yer alıyor:
“Sayın Öcalan’ın tecridine karşı güçlü bir ses çıkarmadığımız müddetçe Türkiye’de zalimlerin çarkı dönmeye devam edecektir. Ayrıca zaman bu zulüm çarkını kırma, Kürt sorununu çözme ve Türkiye’yi demokratikleştirme zamanıdır. Bunun yolu da tecridi kırmaktan geçmektedir. Demokratik Kurumlar Platformu tarafından 13 Ekim Pazar günü Amed’deki mitinge bütün halkımızı davet ediyoruz.”
DEM’ciler ne kadar rahatlar değil mi? 40 bin kişinin katili gösterilen, Türkiye’yi bölmek istediği için cezalandırıldığı belirtilen adama övgüler düzüyorlar, onun hapiste rahat ettirilmesi ve hatta hapisten çıkarılması için miting düzenlemeye kalkışıyorlar.
Neyse ki Diyarbakır Valiliği mitinge izin vermiyor.
***
Sözcü yazarı Saygı Öztürk çok tecrübeli bir gazetecidir. Kulağı deliktir. Haber peşinde koşarken canını ortaya koyduğu olmuştur.
“Türkiye’ye karşı onları kullanacaklar!” başlıklı yazısında “PKK/PYD’yi kullanır” ara başlığı altında yazdığı şu satırlar hepimizi düşündürmeli:
“Cumhurbaşkanımız Meclis yasama yılı açılışında, İran’dan sonra sıranın Türkiye’de olduğunu belirtti. Bu aşamada doğrudan İsrail’in Türkiye’ye saldırısı şeklinde değil de Suriye ve Irak’ın kuzeyinde PKK/PYD’yi kullanarak hayal ettiği terör koridorunu oluşturmayı amaçlayacak, şartları oluşturduğunda Büyük Kürdistan’ı kurdurarak Türkiye’yi bölmek istediği değerlendiriliyor.
Ortadoğu Bataklığında bu saldırının Bölgesel bir savaşa dönüşmesi hatta Rusya’nın ve Çin’in de dahli ile daha da karmaşık bir hale gelme potansiyeli olduğu da askeri kaynaklar tarafından ifade ediliyor. Bu değerlendirmeler çerçevesinde, Türkiye’nin en kötü senaryolara hazırlıklı olması gerekiyor. Böylesine hassas bir dönemde TSK’da teğmenlerin kılıç çatması vb. suni gündemlerin bir kenara bırakılarak, askerlik sanatının gerektirdiği hazırlıkları hiçbir zaman kaybetmeden yapmak durumundayız.” (Sözcü, 4 Ekim 2024)
***
Akıl için yol bir. Ülkesini sevenler, birlik, dirlik isteyenler aynı yolda yürümeliler.