Türkçenin yaygınlığı
Hakemli dergiler elektroniğe döndü. Cilt cilt basılmış dergilerin peşinde koşmuyorsunuz. Aradığınız dergiyi internette hemen buluyorsunuz. Bilgiye bir tuşla ulaşıyorsunuz.
Altı ayda bir yayınlanan uluslararası hakemli dergi “Elektronik Siyaset Bilimi Araştırmaları Dergisi” (ESBA)’nin 6. cildinin 1. sayısı bu ay çıktı.
Derginin kurucusu ve editörü Trakya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler’den Doç. Dr. Fahri Türk.
Dr. Patrycja Lipold’un “Karşılaştırmalı ve İlişkiler Tarihi Açısından Federal Almanya ve Polonya Halk Cumhuriyetinde 1970-1979 Yılları Arasında Yaşanan Devrimlerin Antropolojisi” başlıklı Almanca makalesi dışında diğer makaleler Türkçe...
Bu sayının bir özelliği hanım akademisyenlerin makalelerinin yayınlanmış olması:
Dr. G. Pınar Erkem: “Savaş ve Savaşmak: Batı’nın Terörle Mücadele Pratiklerinin Paradoksu Üzerinde Düşünmek”.
Yrd. Doç. Dr. Nergiz Özkural Köroğlu: “Avrupa Birliği ve Rusya’nın Güç Alanları Arasında Kalan Ukrayna’da Yaşanan Halk Ayaklanmaları: ’Turuncu Devrim’ve ’Meydan Devrimi’”.
Yrd. Doç. Dr. N. Aslı Şirin Öner ve Dr. Amra Dedeic: “Bosna-Hersek’te Türkçe”.
Araştırma görevlisi Segâh Tekin: “Uluslararası İlişkilerde Din, Kültür ve Medeniyetin Rolü Üzerine”.
Her bir çalışma ufuk açıcı. Sanırım uluslararası ilişkiler alanında çalışanlar dışında, bilgiye susamışlar, kendilerini, bu makaleleri görme mecburiyetinde hissedeceklerdir.
İlgimiz itibarıyla Aslı Şirin Öner ve Amra Dedeic’in “Bosna-Hersek’te Türkçe” makalesini merakla okudum.
Balkanlarda bayağı dolaştım. Bosna-Hersek’e savaş içinde de, savaştan sonra da gittim.
Eski Yugoslavya’da, Sırpların hâkim olduğu bölgelerde, hususiyetle 17 Ekim 1830’da muhtar olan Sırplar, 1860’ta Mihail Obrenovic’in başknezliğe gelmesinden sonra Türklere karşı tavırlar sertleşmiş ve Türklerin Sırbistan’dan çıkarılışı hızlandırılmıştır.
Türklerin çıkarılışı çok acı safhadır; öldürülmeleri, göçe zorlanmaları bir tarafa Türkleri hatırlatacak, tarihî camiler başta olmak üzere pek çok eser yıkılmıştır. Bosna-Hersek’e farklı bakmalıyız. Burada Müslümanlar bir yekûn teşkil ederler.
1878 Berlin Kongresi, Osmanlı için Balkanlarda bir dönüm noktası olmuştur. Bu kongreden sonra, Bosna-Hersek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun işgaline uğramıştır. Eski Yugoslavya’nın dağılışı, 1992-1995 arası 350 bin cana mal olan savaş, 20. yüzyılın son çeyreğinde bile acıların sürgit devam ettiğini göstermiştir. ABD’nin nezaretinde yapılan mudara bir Dayton Antlaşması, inşallah yine acıların yaşanmasına kapı aralamaz. Üçüncü devletlerin müdahalesi iki tarafı da ondurmaz; gedikler çok fazla olur ve bir gün bu gediklerden birileri kafalarını uzatırlar.
“Bosna-Hersek’te Türkçe” makalesinde Türkçenin bölgedeki varlığı ve canlılığı üzerinde duruluyor, ayrıntılı bilgi veriliyor. Bu tabiîdir. Orada Müslümanlar var. Ya Sırpların ve Hırvatların dilindeki Türkçe? 8.878 Türkçe kelime tespit edilmiştir. Üstelik bu kelimeler çoklukla kullanılıyor.
Varlık dergisinin kurucusu Yaşar Nabi Nayır, Sırp edebiyatçılara bu kelimeleri neden atmadıklarını sormuş ve “dil zenginliği” cevabını almıştır. (Dil konusunu açmayalım; kalemimi zaptedemiyorum! Büyük yaramızdır.)