Türk varlığında bir mücadele kimlik
Dünya Türklerini birbirine yaklaştırmak, kaynaştırmak için ne yapılıyor?
Türk dünyasıyla ilişkiler zaman zaman duraksadı, zaman zaman gelişti.
Türk dünyasıyla bağlantılı birçok kuruluş var.
Devletlerarası bağlantılar için “Türk Devletleri Teşkilatı” çatısı altında faaliyet yürütüyor. Resmî gayr-i resmî birçok kuruluş mevcut. TİKA, TÜRKSOY, TÜRKPA, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Türk Dünyası Parlamenterler Asemblesi, Türk Keneşi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Kurumu, Türk Akademisi, Türk Müzesi, Türk Ocakları, Turan Vakfı, Avrasya yazarlar Birliği, Türk Dünyası Mimar ve Mühendisler Birliği, Türk Dünyası Ekonomik Örgütü, Türk Konseyi, Türk Kültür ve Miras Vakfı, Türk Akademisi, Türk Üniversiteler Birliği, Türk Dünyası Belediyeler Birliği...
1990’lı yılların başında, komünizm yıkıldıktan sonra Türkler hürriyetlerine kavuştular. Bütün Türk ülkeleri aynı bağımsızlık heyecanını yaşayamadı tabiî... Azerbaycan zorlu bir mücadeleden sonra ancak bağımsız oldu. Bazı Türk ülkelerinde iç karışıklıklar çıktı. Ahıska Türkleri sürgün üzerine sürgün yediler. Balkan ülkelerinde Türk/Müslüman topluluklar katliama uğradılar.
Tarihe not düşmek gerekiyordu. Bağımsızlığını kazanan hemen bütün ülkelere, Balkanlara, Kafkasya’da akraba toplulukların yaşadığı bölgelere gittim. Ukrayna’ya kadar uzandım. Hem araştırmalarımı, hem şahit olduğum her şeyi yazdım. Yetmedi, Kafkasya’daki akraba topluluklarla bir bağları var mı, diye İspanya’da Bask bölgesinde de Turan uzantısı Macaristan’da da araştırmalar yaptım.
Süleyman Demirel, daha yeni başbakanken, 1967’de kalabalık bir heyetle, Rusya’nın hâkimiyetindeki Özbekistan ve Azerbaycan’a gitti. Türk dünyasını komünistler zamanında ilk ziyaret eden Başbakan Demirel’di. Demirel, birçok gazeteci-yazarı da yanında götürmüştü. Hemen hepsi gezinin kitabını yazdılar. Dönemin bakanlarından Mehmet Turgut da bu geziyi yazmıştı.
Türklerin “birlik” olmaları bile yetmez; “bir” olmalılar, diyorum.
***
Kültür Bakanlığı bünyesindeki Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) faal. Yakın zamanda Irak’ın Musul, Telafer, Kerkük, Bağdat, Selahattin, Tuzhurmatu, Beşir, Erbil, Kifri ve Diyala’dan gelen 150 Türkmen genci Mersin’de Türkmeneli Kış Gençlik Kampı’nda ağırladılar. Türk tarihi, uluslararası örgütler ve liderlik konulu seminerler, sportif ve kültürel faaliyetler düzenlediler.
YTB’nin Türk dünyasıyla ilgili yayınları önemli. Dört kitap önümde: Türk Dünyasında Repressiya, Doktor Sadık Ahmet, Göçmen Babası Mümin Gençoğlu, Kader Kurbanı.
Dördü de büyük boy ciltli, lüks baskı hacimli çalışma.
Daha önce Stalin döneminde çeşitli zulümlere maruz kalan Türk toplulukları, ilim insanları, aydın ve sanatçılar akademik açıdan ele alınan Türk Dünyasında Repressiya, (Editör: İbrahim Dilek) üzerinde durmuştum.
Doktor Sadık Ahmet kitabı 494 sayfa. “Ön Söz”, “Recep Tayyip Erdoğan- Cumhurbaşkanı” imzasını taşıyor.
R. T. Erdoğan’ın, Dr. Sadık Ahmet için kurduğu şu cümle anlamlı:
“O, ‘Türk kimliğini’ yaşamak bir yana; ‘Türk’ demenin dahi yasak olduğu zor bir dönemde, ‘TÜRK’ÜM VE ÖYLE KALACAĞIM’ diye haykıran yürekli bir insandır.”
Merhum Dr. Sadık Ahmet’in bu yürekliliğine bizzat şahit oldum. Gerek milletvekili olarak yer aldığı Yunanistan Parlamentosu’nda odasındaki, gerekse Gümülcine’deki görüşmelerimde korkusuzluğunu ortaya koymuştu. Korkusuzluğu üzerine şunları yazmıştım:
“Dr. Sadık Ahmet son derece cesur, son derece atılgan. Korkunun ecele faydası yok, anlayışından hareket ettiği açık... En gerçekçi politika da bu olsa gerek... Dr. Sadık Ahmet öyle anlaşılıyor ki, ölümü göze alarak yola çıkmış... Bu da Türk cemaatine kendisine güvenini sağlamış... Liderleri güven vermeyen toplumlar birlik sağlayamazlar.” (Arslan Tekin, Balkan Volkanı)
Ve Sadık Ahmet ölümü göze aldı.
Kitabın ikinci “Ön Söz” yazısı Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan, “Takdim” yazısı ise YTB Başkanı Abdullah Eren’den.
“Dr, Sadık Ahmet” kitabının editörü Doç. Dr. Nilüfer Erdem.
Kitapta bölüm yazarları olarak şu isimler yer alıyor:
Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Prof. Dr. Cezmi Eraslan, Prof. Dr. Hikmet Öksüz, Doç. Dr. Bülent Yıldırım, Doç. Dr. Tuğba Eray Biber, Doç. Dr. Melih Akdeniz, Doç. Dr. İbrahim Kelağa Ahmet, Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Serdar, Öğr. Gör. Haluk Kayıcı, Dr. Pervin Hayrullah, Dr. Hüseyin Bostancı, Araş. Görevlisi Umut Dere, Özer Hatip, Özkan Özpak, Murat Derin, Kerem Abdurrahimoğlu, Çiğdem Asafoğlu, Alper Uzunyol, Hüseyin Mehmet, Recep Paçaman, Funda Sadık Ahmet ve Mümin Mümin.
“Dr. Sadık Ahmet” kitabı, merhumun nezdinde Türklerin var oluş mücadelesini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.