Tribünlerde 'Hayır!' yankısı

Beşiktaş, önceki gün A. Konyaspor'u 5-1 yendi. Maç bu; biri yener biri yenilir. Daha sonraki maçta da A. Konyaspor çok gol atar.

Ne oldu maçta? Vodafone Arena'da 30 bin kişi hep birlikte İzmir Marşı'nı söyledi. Yetmedi "Hayır!" sloganı atıldı. Yetmedi "Şeytan'a uymayın!" diye haykırıldı.

Rıdvan Dilmen adlı bir eski sporcunun lakabı "Şeytan"mış. O, "evet"i başlatmıştı. Ama ters tepti. Birkaç kişi onunla birlikte "evet" dedi, gerisi gelmedi. Eğer halk istekli olsaydı, zincirleme "evet" Türkiye'yi sarardı.

Halkımız, Rıdvan adlı kişinin hareketine karşı, atak başlattı: "Şeytan'a uyma!"

"Şeytan" Rıdvan'ı, insanlarımızın orantısız zekâsı bastırıverdi.

Yazmıştım... Diktatörler sporla kitleleri uyuturlar. Portekiz'de Salazar, İspanya'da Franko sporu öne çıkarmışlardı. Diktatörlüklerinin uzamasına sporun tesirini elbette ölçemeyiz ama spor bu kadar önemseniyorsa, mutlaka bir bildikleri vardır.

Spor, bizde kitle uyandırma vasıtası âdeta... Vatan savunmasında bayrağımız statlarda dalgalanır, "tek adamlığa" giden yolda "Hayır!" statlarda çekilir.

Statlar her rengin, her fikrin "arena"sıdır. Kimin sesi gür çıkarsa galip odur.

Bilmiyorum, "İllâ başkanlık!" diyerek, mahkemeleri ablukaya alıp MHP'ye sahip çıkanların olağanüstü kurultay kararlarını durduranlar, Balgat'a: "Sen beni gördün, ben de seni görüyorum!" diyenler, Futbol Federasyonu'na baskı yapıp, "Maçların seyircisiz oynanmasının yolunu açın!" derler mi?

Derler mi derler!

Başkanlık isteklileri, emellerine ulaşamazlarsa siyasî hayatlarının bitişinin çok yakın olduğunu biliyorlar. Onları "cübbeli" üfürükçülerin nefesleri, fetvacılarının "Zinhar kâfirsiniz!" demeye gelecek fetvaları "hayır"ın önünü kesemeyecektir. (Vahideddin'in şeyhülilâmı Dürrîzâde Abdullah'ın Millî Mücadele'yi boğmak için verdiği fetvalar ne işe yaradı?!) Onun için her "yol" denenecektir.

Kimin siyasî konuşacağı, kimin konuşamayacağı kanunlarla tespit edilmiştir. Şu andaki gelişmeler "tek adam" yönetiminde neyle karşılaşacağımızı da gösterecek karinelerdir.

En kutsal mekân Kâbe-i Muazzama'dan gelen son haber:

Bir din görevlisi, Düzce'den umre için giden gruba, şu "Evet duası"nı yaptırmış:

"Güçlü bir ülke için, güçlü bir Türkiye için, güçlü bir İslâm âlemi için evet diyoruz ya Rabbî! Varız diyoruz ya Rabbî! Kâfirlere, PKK'ya karşı evet diyoruz ya Rabbî! FETO'culara karşı evet diyoruz ya Rabbî..."

Kutsal mekânı, menfaatine âlet eden o kendini bilmezin adı belli. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in bu "Şeytan"a uyana ne yapacağını göreceğiz.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan "evetçi" rektörler için cesaretle yazdı: "Rektörlerin kampanyaları yanlıştır ve yönetmeliğe göre disiplin suçudur. Onlar kurumu temsil ediyor. Bütün üniversitenin aynı fikirde olduğu iddiasıyla bu açıklama yapılıyorsa 'oranın bir üniversite olmadığını' rahatlıkla söyleyebiliriz. Rektörler güncel siyasetten uzak kalmalı. Bu ise düpedüz güncel kampanyadır. Rektörün makamını işgal ettiği sürece konuşmaması gerekir."

Rektörlere ceza verecekler mi?

Dün, neredeyse 30 yıldır "tek adam"ın yönettiği bir ülkede bir rektörün, nasıl "diktatör" için seçim bürosu şefliği yaptığını yazmıştım. (Şahit olduğum vâkıa!)

Allah sonumuzu hayreylesin!

Yazarın Diğer Yazıları