Tırlaklar ülkesi!
Yeni Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan açıklandı. Başından beri yazdım; başkası olamazdı. Hayırlısı diyelim.
Binali Yıldırım'ın şu sözüne hep takılıp kalmışımdır: "Ahmet Davutoğlu'nu iş başına getirdik, görev verdik."
Binali Yıldırım kimin adına söylüyor? Reis'in adına. Kendisini onunla birlikte görüyor. "Sırdaşlık" budur. İstanbul Belediye Başkanlığı'ndan beri Reis'in yanında.
Akçalı işlere hiç girmeyeyim. 17/25 Aralık'ta ortaya saçılanlar... Fazlasıyla iğrenç... Halkımın adına fazlasıyla kaygı verici... "İslâm" adına fazlasıyla kahredici... Ve sonrası cadı avı... Herkesten, her şeyden şüphelenme...
"Tırlaklar ülkesi"ne döndürdük!
"Paralel" bir ip germişler, bir ucundan ta ötelerde "beddua seansçısı", diğer ucundan hemen yanı başımızda, her gün "paralel" diye diye yüreğini tüketmiş, beynini törpülemiş diğeri çekiştiriyor. İkisi birden helâk olup gidecekler. Giderken ipi gere gere ülkeyi çatırdatmasalar bari diyeceğim ama verdikleri zarar ortada!
Bir teklif: İki tarafın fetvacıları olabilir araya girsinler ve ikisini, "tarafsız bölge"de, diyelim ki Mekke'de, bir araya getirsinler, bir odaya kapatsınlar, "kozunuzu paylaşın, yüreğinizde, beyninizde ne varsa dökün" deseler.
Meselâ "Hakem Olayı"ndan ders çıkarsalar.
Müslümanlar arasında derin yarılmaya yol açan "Sıffîn Savaşı"ndan bahsediyorum.
Halifelikte anlaşamayan Hz. Ali ile Muaviye karşı karşıya gelmişlerdi.
Kurrâ ehli (Kur'ân'ı hıfzedenler. Dolayısıyla, Kur'ân hükümlerini en iyi bilenler.), Müslümanların arasındaki meselenin hallinde Kur'ân'ı hakem tutmak istiyorlardı.
Uzun, yıpratıcı tartışmalardan sonra bir orta yol bulmak için iki taraf hakem tayin eder, Hz. Ali'nin hakemi Ebu Musa el-Eş'arî, Muaviye'ninki ise Amr bin el-Âs'tır.
Hakemlerin kararı her ikisinin de halifelikten alınmasıydı. Önce Hz. Ali'nin hakemi Ebu Musa kitleye kararı açıkladı. Hz. Ali ve Muaviye halifelikten alınmışlardır. Ama Muaviye'nin hakemi Amr bin el-Âs: "Duydunuz, Hz. Ali halifelikten alınmış, Muaviye halife tayin olunmuştur." dedi. Sonrası malûm. Sıffîn Savaşı'nda, Kur'ân sayfaları mızraklara geriliyor, çok kan dökülüyor. Mesele Hz. Ali'nin şehadetine kadar varıyor.
Bıktırdılar. Hakikaten "tırlaklar ülkesi"ne döndük.
Benim ders alınmalı dediğim nokta budur. Ebu Musa ve Amr İbni'l-Âs aradan çıkarılsın ve iki taraf bire bir görüşsün.
Şu anda MHP için de "Hakem Olayı"nı örnek verebiliriz. Bırakın "halife"yi halk seçsin.
Binali Yıldırım "sırdaş" olduğu için, sözünü geçirecektir. Tabir caizse iki taraf da birbirinin açığını biliyor. Bakmayın siz "Düşük profil aranıyor" denmesine... Binali'nin profilini değerlendirecek durumda değilim. Benim anladığım, Binali'nin Reis'in her sözüne eyvallah etmeyeceği, kendi bildiği yolda yürümek isteyeceğidir.
Bir başkası A. Davutoğlu için, "Biz görev verdik" deseydi, idam fermanının imzalanması olurdu. Ama bu sözü Binali Yıldırım söylüyor. Sırdaşlar birbirlerinin adına konuşabilirler!
Madem Binali'nin elinde kozları var. Müstakil karar versin ve Sıffîn Savaşı'nın felâketini göz önünde tutsun. Unutulmasın ki "saltanat" başlangıcı da "Sıffîn"dir.
Tehlikenin cesametini görün!