TikTok Türkiye’de de yasaklanır mı?
2016’da ABD demokrasisine büyük yara aldıran Trump’ın tekrar Amerikan Başkanı olma yolunda ilerlediği şu günlerde, ABD’de yeniden bir demokrasi tartışması yaşanıyor. Üstelik bu defa Trump, (genç seçmenin oyunu almak uğruna) başkanlığı süresince karşı çıktığı bir uygulamayı demokrasi iddiasıyla sahipleniyor.
Geçtiğimiz haftalarda, ABD’de çıkarılan kapsamlı bir güvenlik yasası kapsamına, TikTok’a erişim engeli getirilmesine dair bir düzenleme de girdi.
13 Mart’ta ABD’nin iki meclisinden biri olan Temsilciler Meclisi’nde onaylanmasının ardından süreç hızlı ilerledi ve Senato ile ABD Başkanı tarafından da onaylandı.
Engelin gelmemesinin tek yolu, TikTok’un çatı şirketi ByteDance’ın ABD’li bir şirket tarafından satın alınması. Bu satış için şirketin önünde 270 gün var; üstelik ABD Başkanı isterse bu sürenin 90 gün daha uzatılmasına izin verebilir. Süre, ABD seçimlerinden sonrasına, hatta yeni başkanın ilk görev gününe denk geldiği için, yeni ABD Başkanı uzatma kararını verecek veya vermeyecek.
Yasağın ardındaki nedenler
Şüphesiz, yasağın ardında ekonomik nedenler, Çin-ABD çekişmesi var.
ABD’li yetkililer, ülkedeki 170 milyon TikTok kullanıcısına dair verilere Çin hükûmetinin erişilmesini risk olarak görüyor.
Bu hususta, kanıtlanmamış olmakla birlikte, ByteDance’ın aslında Çin Komünist Partisi’ne ait olduğuna dair iddialar bulunuyor.
Yasağın güvenlik yasasının kapsamına sokulması da işte bu endişeden kaynaklanıyor.
Ancak Türkiye’de bazı medya kanallarında bakın ABD’de medyaya yasak geliyor gibi bir yaklaşım görünce, bu konuya değinmek istedim.
Nitekim ABD Anayasası’nda yapılan ilk değişiklik yasası, meşhur “first amendment”, ifade hürriyetini garanti altına alıyor.
Bu kapsamda, TikTok, hak ihlali iddiasıyla yasayı mahkemeye taşıyacağını açıkladı.
Yapılması gereken
Günceli yakalamak adına sosyal medyanın çeşitli mecralarını kullanan biri olsam da aslında TikTok uygulamasının nasıl bir uygulama olduğu konusunda tam bir “boomer”ım.
Ancak duyduklarımdan ve diğer medya mecralarında gördüklerimle şunu rahatlıkla söyleyebilirim, özellikle genç nesil tarafından fazla kullanıyor olması yani özellikle hedef kitlesine etkisi açısından algoritmasına yönelik bazı önlemleri aldıracak düzenlemelerin yapılması kesinlikle gerekiyor.
Tabii bu “yasaklansın” demek değil. Zira bu tarz yasakların, devamında gelecek yasaklara kapı açacağını da öngörebiliyorum. Tamamen yasak, şüphesiz ifade hürriyetinin ihlal edilmesi demektir.
Zira zaten daha önce de belirttiğim gibi, ABD’deki bu yasağın ardındaki nedenler insanların özgürlüklerine müdahale etmek, medyayı kontrol altına almak değil.
Güvenlik endişesi, bir devlet için makul bir endişe olsa da Birleşik Krallık, Kanada, ABD, Fransa, Avustralya gibi bir kaç ülkedeki “devlet tarafından verilen telefonlarda” yasak olması ve bu tarz medya kuruluşlarının kullanıcılarının verilerini üçüncü firmalara satışını yasaklanması, ölçülü ve etkili bir sınırlamalardır.
Gençleri koruma altına almak (ve doğru bilgi edinmelerini sağlamak) için genel olarak medya okuryazarlığına dair eğitimlerin okullarda verilmesi, bu tarz uygulamalar açısından sosyal medya güvenliğine dair eğitimin de bu kapsama alınması düşünülebilir.