Thomas Lawrence yaşıyor mu?
Ünlü casus Lawrence, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Arap aşiretlerini Türklere karşı örgütlemiş ve kim Türk öldürür ve bunu kanıtlarsa ödüllendirmesini sağlamıştı.
Neden?
Çünkü Türk Osmanlı'ydı. Türk yıkılırsa, Batı amacına ulaşacaktı.
İngiltere 18. Yüzyıldan sonra Türk'e odaklandı. Ne yapıp edip, Türk'ü ortadan kaldırmalıydı. Bizimkilerden çoğu aklı evvel Osmanlı'yı etnik bir aidiyeti olan devlet olarak görmediği için Türk değilmiş sanıyor. Hâlbuki Batı'nın gözünde Osmanlı demek Türk, Türk demek Osmanlıydı.
Yanlış mı görüyordu?
Kesinlikle hayır.
Peki, Türk nasıl yok edilecekti?
Birincisi etnik kimliği unutturularak ki bunu Osmanlı imparatorluk devlet anlayışından öğrenmişlerdi. Anadolu'da bilinçli bir Türk varlığı yerine, kendini Müslüman gören, ama Türk olduğunu unutmuş bir halk görmek istiyordu. Kısaca dini kimliği, etnik kimliğinin önünde yürüyen bir halk, kendileri için daha makbuldü.
İşte bu amaçla Osmanlı sınırları içinde önemli merkezlerde dini kurum ve tarikatlara el attı. Türk'ü kimliğinden vazgeçirmenin biricik yolu, bir başka Türk'ün kendisine bunun önemsiz olduğunu anlatmasıydı. "Allah, insanları cennete gönderirken Türk, Arap, Fars diye" göndermeyecekti değil mi?
Lakin sıra Araplara geldi mi program farklı işliyordu. Orada casus Lawrence; "Türklere yıllarca boyun eğdiniz de ne oldu? İslam aslında Arapların dini değil mi? Eğer tabi olacaksa Türkler Araplara boyun eğsin" şeklindeydi. Arabistan'da Araplığı öne çıkarırken, Osmanlı'da Türk'ün ne kadar önemsiz olduğunu, kavmiyetçiliğin dinimizce lanetlendiğini herkesin beynine yazmaktaydı.
Sonuç?
Sonuç ortada..
Bugün o propaganda varlığını sürdürüyor. Yıllar akıp gitse de dini öğreti değişmiyor ve kuşaktan kuşağa daha da çoğaltılarak sürdürülüyor.
Tam bu noktada madalyonun öbür yüzünden de söz etmek lazım.
Öbür yüzünde Marksist sol var. Onlara göre de "Türk'üm" demek ve etnik kimliğini azıcık ucundan hatırlatmak sosyalizmin büyük günahlarından biri.
Niye?
Çünkü böyle söylemek şovenizm. Irkçılık yani. Sosyalizmin birinci koşulu Türk olduğunu unutmak. Sonrası belli zaten.
Her iki taraftan yapılan baskı nedeniyle Türk, kendine Türk'üm demekten korkar hale geldi. Öyle ki, yurttaş kimliği dolayısı ile uyruk olarak "Türk'üm" bile denilmesi dahi sakıncalıymış, ayıpmış gibi anlaşıldı.
Neden, niçin peki?
Sebebi açık.
Alpaslan'dan sonra Anadolu'nun Türklerin eline geçmesi ve özellikle de Kılıçarslan'ın 650 bin kişilik Haçlı ordusunu Anadolu'dan geçerken baskın tekniği ile 150 binlere indirmesi, Türk denilen milletin nasıl bir dert olduğunu Batı'ya öğretti. Dolayısı ile Türkler, ya Anadolu'dan atılmalı yahut Anadolu'da küçücük bir devletçiğe hapsedilmeli (Sevr bunun örneği) veyahut Anadolu'daki Türk nüfusuna kendi öz kimliği unutturulmalıydı. Kendini başkası sanırsa sorun olmazdı. Başta Papalık olmak üzere, bütün Batı, bunun üzerinde kaç asırdır emek harcıyor.
İşte kimi tarikat ve dini çevrelerin Arap, Kürt, Ermeni, Yunan, Alman vb. derken hiç aklına ırkçılık gelmeyip de sıra Türk denilince nevrinin dönmesinin sebebi budur. Böyle yapanların tamamı, Lawrence politikasına hizmet ediyor.
İçinde bulunduğumuz sürece bakın lütfen. Dünyaya kuş bakışı bir göz atın.
Ne görüyorsunuz?
Çin, Türkleri asimile etmeye çalışıyor.
ABD, Türkiye'nin etrafını kuşatıyor.
Irak'ta yapılan Türkmen operasyonlarının amacı zaten Türk.
Büyük Ortadoğu projesinin bölmek istediği ülke Türklerin ülkesi.
Akdeniz'de hedef gene Türk.
Bir de içe bakalım.
Atatürk adı her yerden siliniyor?
Niye?
E, devletin adını Türkiye veren ve Türklüğü yücelten O.
Andımız Türk'e vurgu yapmıyor mu?
Türk Halk ve Türk Sanat Müziği "Türk" demiyor mu?
Diyor.
Öyle ise sormamız lazım değil mi; Lawrence yaşıyor mu?