‘Teşkilât’- Ülkü Ocakları
Bursa ilimiz, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in katli yüzünden sık anılıyor. O Bursa’da yetişmiş.
Bursa’da yetişen bir isim daha var: M. Metin Kaplan. İkisi herhâlde birbirlerini tanımışlardır. Sinan Ateş, belki de M. Savaş Kaplan’ın rahle-i tedrisinden geçmiştir.
Metin Kaplan, “Teşkilat” kitabının yazarı. Başka kitapları da var. 12 Eylül 1980 Darbesi şahidi ülkücülerden.
Önce hayat hikâyesinden kesitler vereceğiz, sonra “Teşkilat” üzerinde duracağız. Muhtemelen hayat hikâyesi kendi kaleminden. “Kimliğini” öne çıkarıyor ve Ülkücü Hareket bağlantısının altını çiziyor:
“Babaannesi Kafkas göçmeni (Çerkes), dedesi Kosova / Piriştina muhaciri (Arnavut); anneannesi Girit göçmeni, dedesi ise Trabzon Sürmeneli olan M. Metin Kaplan, "Devlet-i Âli Osman" bakiyesi bir Türk olarak, 2.2.1954 tarihinde, Samsun İli, Bafra İlçesi'nin Lengerli Köyü'nde Hüseyin'den oldu, Nevzat'tan doğdu...”
Samsun’a bağlı Bafra’da liseyi bitiriyor. 1973’te Bursa İktisadî ve Ticarî İlimler Akademisi’ne giriyor. Böylece Bursa hayatı başlıyor. Bursa Ülkü Ocakları’na İkinci Başkan seçiliyor. Hayat hikâyesinden aktarıyorum:
“Bir iftiraya uğradı; 21.7.1975 tarihinde ‘siyasî-ideolojik sebeple bir kişiyi öldürmek ve bir kişiyi de yaralamak’ iddiasıyla tutuklandı. Muhasebe ve Vergi Uzmanlığı öğrenimini üçüncü sınıfa başlayacakken, bırakmak zorunda kaldı. Bursa, İstanbul DGM ve Bursa Mahkemelerinde yargılandı ve toplam 16 yıl 8 ay ağır hapis ve 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı... Bursa, İstanbul-Üsküdar-Paşakapısı, Bursa, Eskişehir, Afyon ve Bartın Hapishanelerinde 10 yıl 5 ay 24 gün ‘çile’ çekti... Ve 1986 yılının 13 Ocak günü tahliye edildi.”
Hapisten çıkınca değişik işlerde çalışıyor. “Okuduklarıyla bunlardan çıkardığı sonuçları; Türk Milleti ile paylaşmak için” yazmaya karar veriyor. Ancak önce tahsilini tamamlamalıydı. 1988/89 eğitim-öğretim yılında Uludağ Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’ne başlıyor, 1994 yılında mezun oluyor. O arada, Ortadoğu gazetesinde aralıklarla üç buçuk yıl yazıyor. 20 Şubat 2022’de hayatını yitiriyor. İki çocuğu var: Başak İdikut ve Ahmedyesevi.
Yayınlanan kitapları: Teşkilât ve İdare, Ülkücü Dünya Görüşü, Ülkücü Dünya Görüşü 2, Matruşka / Kurşun Adres Sormaz, Corps / Sarı-Kırmızı-Yeşil, Desise / Abdi İpekçi Suikastı, Fent / Orgeneral Eşref Bitlis Suikastı, Başbuğ Türkeş.
Son kitabı “Teşkilat” yeni çıktı. (Bilge Kültür Sanat Yayınları, 600 s.)
“Önsöz Yerine” başlığı altında, “Teşkilat kitabını ‘yazmamı’; oğlum Ahmedyesevi istedi, Allah izin verdi ve yardım etti, ben de ‘yazdım’” diyor.
M. Metin Kaplan’ın çalışmalarında “din” öne çıkıyor. Önsözde “Teşkilat”ın omurgasının çerçevesini çiziyor:
“İçtimai bakımdan İslam, Allah ve Resulünün emir ve ölçüleri içinde teşkilatlanmak demektir.” diyerek asıl çizgisini ortaya koyuyor. Devamında: “İslâm dağınıklığı, başıboşluğu sevmez ve içtimai çözülmeleri hoş karşılamaz. Yüce ve mukaddes kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: ‘İnsan, kendisini başıboş bırakılacak mı zanneder?’ (Kıyâmet Sûresi, Ayet: 36) Şanlı Peygamberimiz, İslam’ı ‘tebliğ etmekle’ vazifelendirdiği zaman, ilk iş olarak, bu daveti yakından uzağa doğru gerçekleştirmeye çalıştı. İman eden ilk mü’minleri, büyük dikkat ve şuur içinde teşkilâtlandırdı. Yüce İslâm iman ve ahlâkı ile bu mü’minleri yoğurarak asla dağılmayacak ve çözülmeyecek bir ‘çekirdek kadro’ oluşturdu. (...) İslâm'da kadrolaşmak' demek, küçük küçük liderler etrafında toplanarak bir diğerinden habersiz kalmak demek değildir. Bu, parçalanmak olur. Mühim olan, hücrelerin birleşerek dokuları, dokuların birleşerek organları, organların birleşerek organizmayı teşkil edebilmesidir. İslâm’da ‘reislik müessesesi’, mü’minleri, kendi hırs ve emelleri içinde dilim dilim bölmek değil, kademe kademe bir diğerine bağlayarak bir ‘bütün’ meydana getirebilmektir.”
Metin Kaplan kitabın sonunda “Son Söz Yerine: Teşkilat” başlığı altında Necdet Sevinç’in “Ülkücüye Notlar” kitabından alıntı veriyor:
“Teşkilat, müessese ve ilkeleriyle Türk Milleti'ni kesin olarak imhaya hazırlanan batı kapitalizmi veya doğu marksizmi, ama her iki halde de emperyalizmin Türkiye üzerindeki sultasını devirmek ve Milli Devleti kurmak için kurulmuştur. Şu halde teşkilat, yalnız yurt içindeki işbirlikçilerin kamufle kuruluşlarıyla değil, aynı zamanda Türkiye ile ilgili çeşitli plan ve iddiaları olan birçok devletle de mücadele halindedir. (…) Teşkilat, mücadele içinde, mücadele için doğan ve mücadele halinde gelişen Milli Hareket'in adıdır.”
Şu zamanda Ülkü Ocakları tartışmaların odağında. “Teşikilat”ı tanımak ve anlamak önem kazanıyor.
Okumak lâzım.