Temcit Pilavı... Beşşâr Esad’la görüşülsün
Suriye demek Beşşâr Esad demek... Beşşâr Esad demek, bir yönüyle İran, bir yönüyle Rusya, bir yönüyle Nusayrîler demek... İran neden Beşşâr’a koltuk çıkıyor ya da Beşşâr, Nusayrîlik mecburiyetinden İran’la yaklaşmak mecburiyetinde kalıyor?
(İran yönetimi, Nusayrîleri Şia’nın dışında görürdü. Sonra barışıklığı tercih etti. Şartlara, zemine göre olmaz oldurulur!)
Herkes Beşşâr’la görüşmeden, konuşma zemini hazırlamadan bahsediyor.
Recep Tayyip Erdoğan, son cuma namazı çıkışında, mutat açıklamasında, bir gazetecinin, bir gün önce Beşşâr Esad’ın açıklamasına dayalı, Suriye’yle ilişkiler kurulmasına dair sorusuna şu cevabı verdi:
“Yani biz Suriye’yle bu ilişkileri geliştirmekte, geçmişte nasıl birlikteysek yine aynı şekilde birlikte hareket ederiz. Ve Suriye’nin içişlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz. Çünkü Suriye halkı bizim kardeş halklar olarak beraber yaşadığımız bir topluluktur. Ve nasıl ki biz Suriye’yle ilişkilerimizi çok çok canlı tuttuysak geçmişte, ailece görüşmelere varıncaya kadar biliyorsunuz Sayın Esed’le biz bu görüşmeleri yaptık. Yarın olmaz diye bir şey kesinlikle mümkün değil, yine olur. Ve Suriye’nin içişlerine karışmak gibi de bir derdimiz asla yok.” (28 Haziran 2024)
Muhtemelen bu cevap önceden kuruldu. Gazeteciye de özellikle sordurulmuştur.
Meselenin bir yönü şu: İç siyasette partiler arası yumuşamadan, birbirlerine gelip gitmelerden bahsediliyor ya... Dış siyasette de “eski dost” Beşşâr’la neden görüşülmesin, deniyor.
Beşşâr’ı da dinlemek lâzım.
Beşşâr: “Elbette görüşüp konuşmaktan memnun oluruz. Buyursunlar, eskisi gibi ağırlaşalım. Erdoğan ve ailesi bize, biz ailece onlara gidelim.” diyecektir. Sonra ardını getirecektir. Nedir ardı? Haberlerde okuyalım:
“Suriye lideri Beşar Esad, Rusya Devlet Başkanlığı Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve beraberindeki heyetin Şam'daki kabulü sırasında yaptığı açıklamada, Suriye'nin Türkiye ile ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan tüm girişimlere açık olduğunu vurguladı.
Suriye Devlet Başkanlığı ofisinden yapılan açıklamaya göre Esad: ‘Suriye, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine, bu sürecin egemenliğine saygı ve Suriye devletinin egemenliğini tüm ülke toprakları üzerinde yeniden tesis etme arzusuna dayanması hâlinde olumlu yaklaşmaktadır.’ dedi.” (27 Haziran 2024)
Beşşâr Esad’ın açıklamasına dikkatinizi çekerim:
“Suriye, Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesine, bu sürecin egemenliğine saygı ve Suriye devletinin egemenliğini tüm ülke toprakları üzerinde yeniden tesis etme arzusuna dayanması hâlinde olumlu yaklaşmaktadır.”
Türkiye, Suriye’ye girmek mecburiyetinde kalmış, 8 bin 200 km² alanda bir düzen kurmuş. Sonra Beşşâr: “Sen çık. Oralar benimdi. Şimdi yine benim olacak.” diyecek.
Pişşş!.. Alan da kaçan mı?!
Hadi verildi... Şam yönetimi istikrarı sağlayabilecek mi? Türkiye’ye göçmek zorunda kalan Suriyelilere: “Gelin, size ev yapıyorum, toprak veriyorum. İşini kurmanıza destek sağlayacağım.” diyebilecek mi?
Ya PKK? Şimdi bu meseleye hiç girmeyim. Sonra geleceğiz.
Daha önce de görüşme mesaisi tartışılmıştı. Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın cevabı Beşşâr Esad’ın cevabı gibiydi:
“Türk tarafıyla yapılacak herhangi bir görüşme, Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi, işgalin sona erdirilmesi ve teröre desteğin durdurulmasına bağlı. Cumhurbaşkanı Esad ile Türk liderliği arasındaki görüşmeden önce anlaşmazlıkların sebeplerinin ortadan kaldırılması şart.” (14 Ocak 2023)
Bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum:
Faysal Mikdad, bu açıklamasını yakın ilişkide oldukları İran’ın Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’la Şam’da ortak basın toplantısında yapıyor.
Beşşâr Esad da aynı şartları büyük destek aldıkları Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve beraberindeki heyeti Şam'daki kabulü sırasında sıralıyor.
Olmayana ergi ya da abese irca... Hangisini derseniz artık!