'Tek Adam’ın hedefi
MİT Kanunu da, İnternet Kanunu da, “demokratikleşme” dedikleri kanunların hepsi de tek parti hükümranlığı üzerinden “Tek Adam”ın sultasını kurmak için çıkarılıyor.
“Put” derler, “beton” derler... Ama aynı zihniyet Şevket Süreyya Aydemir’e rahmet okutturur. Öyle bir “tek adam” portresi çiziyorlar Allah’a şirk (ortak) koşmak bu olsa gerek. Padişaha bile “Senden büyük Allah var!” denmiş ama bugünün “Tek Adam”ına, “Bugün Türkiye’de Allahu Teâlâ’nın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider” denilerek gerçekten şirk koşulmuştur. Başka “ilâhlaştırma” sözlerini bir yazımızda sıralamıştık. Şevket Süreyya’nın “Tek Adam” ına, övgüde ölçüyü kaçıranları, bugünün “Tek Adam”ını ilahlaştıranlar her fırsatta dile getirirler; inanın, o zamanki medhiyeciler, bugün çok masum kalırlar!
(“Tek Adam”, yolunda tek başına yürümüyor; “Tek Adam”a izafe edilen bütün sıfatlar, İmralı’da konuk edilen zata da izafe ediliyor. İmralı’daki için kendisini yakanlar olduğunu biliyorsunuz. Yani İmralı Konuğu bir adım önde! Kıskançlığa yol açar mı dersiniz?! Sanmam... El ele nice yollar alacaklar; ülkeyi dönüştürüp ufalayacaklar!)
Demokrasilerde kişiler değil, partiler esastır. Bizde ise kişiler öne çıkar. Elbette partiyi sürükleyen partinin başkanıdır ama parti eşittir başkan derseniz, partinizi bitirirsiniz.
Ak Parti’de bir Recep T. Erdoğan var, sonra yine Recep T. Erdoğan var... Yine o, yine o!.. Bir başka isim görüyor musunuz? Bülent Arınç gibi “gevezeler”i saymıyorum. O da R. T. Erdoğan için konuşuyor. Kendi kişiliğini bir ara ortaya koymaya kalktı; R. T. Erdoğan’a “Beni yalancı çıkaramazsınız. Herkesin önünde açıklayın.” demeye getirdi. Sonra o sözünü unutturmak için lâf ebeliği etti. (“Geveze”yi, Arınç için, TDK Sözlüğü’nün tarifleri içindeki yalnız “çok konuşan, çenesi düşük” anlamlarına uygun kullandım. Alınmasın!)
17 Aralık’tan sonra bakanlıktan istifa ettirilen Erdoğan Bayraktar, önce ağır dille R. T. Erdoğan’ı itham etti; sonra nasıl da yüz sürdü!
Darbeleri Araştırma Komisyonu üyesi CHP milletvekili Mehmet Şeker: “MİT’e verilen olağanüstü yetkilerde, MİT Müsteşarı’nın Başbakan’a olan sadakatine duyulan güven etkili.” dedikten sonra bir başka tehlikeye işaret ediyor: “Ancak mevcut MİT Müsteşarı’ndan sonra bu göreve gelecek kişinin ne yapacağını kimse bilemeyecek. MİT’e sınırsız yetkiler veren ve yargı ve Meclis denetiminden uzak tutan düzenlemeyle darbelerin önü de açılacaktır. Çünkü darbeler, çok fazla yetki ve teçhizatla donatılan kurumların hukuka sıkı sıkı bağlanmadığı ülkelerde meydana gelmiştir.”
Mehmet Şeker’in tespitlerine katılmamak mümkün değil...
Yeni internet ve MİT kanunları gösteriyor ki, “Tek Adam” ülkenin başında ilelebet kalmayı düşünüyor. Hafız Esad’dan sonra Suriye’nin başına Beşşâr Esad itirazsız getirildiği gibi, kendisinden sonra, politikaya hazırladığı söylenen oğlunun gelmesi için bir sistem kuruyor. Çünkü oğlunun adı yolsuzluk soruşturmalarında başta geçiyor ve kesin kes mahkemeye çıkacaktır.
Bundan böyle ülkemizde hiç kimse yarınından emin olamayacak!