Tealli cemiyetleri yaşıyor mu?

"Afrin'e neden asker gönderiyoruz" diyenlere söylemedik laf bırakmayıp bir de "vatan hanini" etiketi yapıştıranlar, bilerek ve isteyerek Kurtuluş Savaşı'mızın tam karşısında yer alan, yetmeyip bir de düşmanlık yapan İskilipli Atıf'a itibar istiyor. Afrin, çıkarımız olsa da nihayetinde Suriye'nin toprağı. Anadolu ise bizim. Son Osmanlı bakiyesi.

Saltanat sarayının tam karşısında konumlanan İngiliz gemileri işgalciydi.

İzmir'den başlayarak Ege'yi adım adım yakıp yıkan Yunan işgalciydi.

Ve sen, işgalcileri değil de, ona karşı olan Mustafa Kemal'i kınıyor, yerden yere vuruyor, "musibet ve bela" okuyarak kendi halkına karşı propaganda ile kötülüyorsun.

Ve hocasın.

Güya imamsın.

Eline aziz mübarek Kur'an'ı almışsın, güya hatim etmişsin, lakin dilin kirli, zihnin ve davranışlarının tümü düşmandan yana. İngiliz muhipleri (dostları) Derneğini kurmuş başkanlığını yürütüyorsun. Tarafın belli, niyetin belli.

Yunan uçaklarından, "vatanı kurtaracağım" diyen orduların hem kendisine ve hem de başkumandanı Mustafa Kemal'e hakaret ediyor, ölü ya da diri getirilmesini istiyorsun.

Güya hocasın.

Güya müderrissin.

Dini kisven, başında, sarığın var.

İhanet etmekte hiç tereddüt etmiyorsun. Hatta ihanetini, ömrü adalet savaşlarıyla geçmiş Hz. Muhammed'e, Allah'ın gönderdiği Kur'an'a bağlayarak anlatmakta o kadar mahirsin ki, vicdanın şehitlere bile sızlamıyor. Vatan da, din de, senin dilinde hoyratça çiğneniyor.

İskilipli Atıf Hoca!

Çağdaşların Börekçizade Rıfat, Denizli Müftüsü Hulisi, İstiklal şairi Mehmet Akif, Giresun 47. Alay Müftüsü Kurdoğlu Mustafa Zeki gibi yüzlerce meslektaşın cephe cephe, karış karış Anadolu'yu dolaşarak senin yaptığın ihanet propagandasını tersine çevirmeye uğraşıyor.

Bir tarafta Saray ve İstiklal Savaşı karşıtları, Yunan, İngiliz, Fransız dostları, siz; öte tarafta öz kaynaklarından beslenen Türk milletinin evlatları Kuvayı milliyeciler. Bu savaşta Türk Milleti, tarihe iki büyük ders verdi. Birincisi ihanetin yanında yer almadı. İkincisi de kendine güvendi ve kazandı.

Şimdi aradan yıllar geçmiş, İslam Tealli Cemiyeti'nin geride kalanları öfkesini dindirememiş, Atatürk'ün kurduğu devletin valisi kaymakamı, milletvekili olmuş, ama kendilerine bu imkânı verenlere en ufak saygı duymadan, İskilip'li Atıf'ı, ölüm yıl dönümünde mezarının başında anarak bir de ona itibar istemişler. Bu, Afrin operasyonu sırasında , "ne işiniz var orada" demekten daha ağır bir suç. Şehitlerin ebedi âlemde bu adamlardan soracakları var.

Tecavüze uğrayan, evleri başına yıkılan anaların ninelerin ve bacıların bu ve benzeri adamlardan, hem bu dünyada ve hem de ahirette alacakları var.

Kaldı ki, unuttukları bir şey var: İskilipli'nin itibarını, Türk Milleti elinden zorla almadı. İtibarını, bizzat kendisi yapıp eyledikleriyle (amelleriyle), işlediği suç ve ortak olduğu günahlarıyla kaybetti.

Efendim "yargılanmazdan evvel şapka aleyhinde kitapçık yazmış da yazdıktan iki yıl sonra idama çarptırılmış" yalanı, İslam Tealli Cemiyeti'nin, yaşayan İngiliz muhipleri taraftarlarının ardılları tarafından tekrarlanıyor. Sahiden buna inanan varsa; bilsinler ki, 19 yıldır iktidarda olanlar, böyle bir belge olsaydı çoktan ortaya koyar, güzümüzün içine içine soka soka "gördünüz mü, işte belge. Biz size söylemiştik" demez miydi?

Hem de nasıl.

Diyebiliyorlar mı?

Hayır.

Çünkü durum anlatıldığı gibi değil.

Propaganda ile tarihi birbirine karıştırmayalım. Kaldı ki ne şapka, ne sarık; İslam, hiçbir erkeğe başörtüsü emretmiyor ki, İskilipli ve benzeri hocalar, kitap yazıp bunu da dinin emriymiş gibi göstersin. Allah'ın dini bunların oyuncağı değil. İngiliz muhiplerinin, İslam Teallicilerin hiç değil.

Yazarın Diğer Yazıları