Tasmalananlardan mısınız?
Halimat Bayramuk’un “İki Kasım Bindokuzyüz Kırküç” romanı Stalin’in Kafkaslardan sürdüğü Türklerin hazin hikâyesini anlatır. Bir sahne var ki, çok duygulandırmıştır beni. Köpek evi terk etmemiştir. 12 yıl sonra geride çok acılar, çok kahırlar bırakılıp dönülünce, köpek hemen tanır sahiplerini... Kuyruğunu sallaya sallaya koşar. O sahne çok hüzünlüdür.
Gazetemizin önünde de bir köpek vardı. Adı Sarıkız’dı. 10 senedir, oradaydı. Geçen gün yaşlılıktan öldü.
Köpeğin asıl özelliği neydi biliyor musunuz? Kendisini besleyene sadakati... Foto muhabiri arkadaşımız Alev Sipahi, Sarıkız’a sevgisini esirgemez, yedirir içirir, veterinere götürürdü. Sarıkız, her sabah sokak ortasına çömelir, Alev’in gelmesini beklerdi. Alev gelince ona yaltaklanır, sonra kulübesine çekilirdi. Hatta Alev’in hatırına, getirdiği iki kedi yavrusuna kulübesinde yer açmış ve büyütmüştür!
Köpek aslında “vefa” demek ama, herhâlde, zâlim sahibine de vefa gösterdiği için olacak, “hayırla” anılmamıştır.
***
“Tasma” dediğiniz an “köpek” in anlamı değişir.
Recep T. Erdoğan’ın geçen pazarki “tasmalı” konuşmasında “mütekebbir” bir hava yok muydu?
Gazetecilere açık açık köpek dedi çıktı! Kimin köpeğiydi gazeteciler? Askerlerin...
R. T. Erdoğan’ın sözünü hatırlayalım:
“Daha düne kadar üniformalılar sizi arayıp yazdıklarınızdan dolayı azarlıyordu. Karşılarında hazır ola geçip aldığınız emir doğrultusunda yazı yazıyordunuz. Sizi tasmalarınızdan biz kurtardık.”
Acaba bu sözleri irticalen mi söyledi, yoksa o görünmez camdan mı okudu? Eğer görünmez camdan okuduysa vahamet katlanıyor.
Neresinden bakarsanız bakın, özrün bile telâfi edemeyeceği büyük bir ithamdır.
Bu tasmalı söz bir “milât”tır. “Yandaş” dedikleri gazeteciler bile, Erdoğan hakkında yazarken duraklayacaklardır: Tasmalananlardan mı oldum, tasmalanmayanlardan mı?!
***
Aklımıza hemen hiciv ustası Nef’î (1572-1635) geliyor. Nef’î, bir âlem adam... Okunu fırlatmadığı kimse yok hemen hemen. Sonunda dilinin kurbanı oluyor ve IV. Murad boğdurup Sarayburnu’ndan denize attırıyor.
Nef’î sadrazama bile meydan okumuştur. (Zamanımızla sakın ha bağlantı kurmayın!) Padişahın “Uslu dur!” ikazına rağmen Sadrazam Gürcü Mehmed Paşa’ya “a köpek” redifli hicvini yazmaktan kendisini alıkoyamaz:
“Gürci hınzîrı a samsûn-ı mu’azzam a köpek / Kande sen kande nigehbânî-i ’âlem a köpek / Vay ol devlete kim ola mürebbîsi anun / Bir senün gibi denî cehl-i mücessem a köpek” (Özer Şenödeyici, “Nef’î ve Gürcü Mehmed Paşa Mücadelesinin Tarihî ve Edebî Boyutları”, Gazi Türkiyat, S. 6, Bahar 2010)
(Nef’înin ne dediği anlaşılıyor. Ama yine size bazı kelimeleri yazayım: Hınzır: Domuz. Samsûn: Savaş köpeği, nigehbânî: Bekçi, denî: Alçak, cehl: Cahillik, mücessem -burada- sabit, belirli.)