Tanpınar bugünü görse!

Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), uzun yıllar örtülü bırakılmıştır. Çünkü, Türkiye’de, azlık, çokluğa âdeta hükmetmiş, yerli kültür üzerine tahakküm kurmuş, kendisi gibi olmayanı yok saymıştır. Bu azlığın fikri ithaldir; Türk’ün ümüğüne çökmüştür; insanımızın kıymet hükümleriyle hiçbir bağı yoktur. Dili bile başkadır.
Tanpınar, döneminde arkadaş ayırmamıştır; ancak, bütün arkadaşlarına bir kulp bulmuştur. Komünistliğe karşıdır; ama yönleri “Garp” olduğu için onlarla ortak paydada birleşmektedir. Arkadaşı Peyami Safa hakkında yazdıklarını okusanız, N. Hikmet Ran’ın hücumları hiç mesabesindedir!
Tanpınar -yazmıştım- komünist olsaydım, beni herkes tanır, dışarıda kitaplarım tercüme edilirdi, demiştir. Kendi bildiği yolda yürümüştür. Her fikrini, her yaptığını defterine açık açık not etmiştir. Günlüklerini okuduğunuzda, bir “kişilik aşınması” bile görürsünüz.

***

Bu haftanın bütün günleri “İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali” . 21 ülkeden 79 yazar davet edilmiş. Festivalin Tanpınar’ın arzusuna uygun olduğunu düşünmüyorum. İlk günde falso verdiler... Ne ülke insanının temel zevk ve anlayışıyla bağdaşabilecek, ne de Tanpınar’ın ağırlığıyla ölçülebilecek, reklamı bol iki “yazar” ın kitapları okunmuş. Allah’tan açık oturumda konuşmacılar arasında Prof. Dr. İnci Enginün, Beşir Ayvazoğlu, Prof. Dr. Emel Kefeli gibi isimler var... Tanpınar’ı gerçek edebî kimliğiyle anlatırlar.

***

Tanpınar, 27 Mayıs 1960 Darbesi’ne de, idamlara da bütün kalbiyle taraftardı. O bir CHP’liydi ve hususiyetle İsmet İnönü’ye sevgisi sonsuzdu. Yine de, İnönü’nün CHP’sinin dili sadeleştireceğiz, diye “kök”ten koparma ameliyesine şiddetle karşıydı. Darbeden üç ay sonra 27 Ağustos 1960’ta günlüğüne şu notları düşmüştür:
“Türkiye gizliden gizliye bir iç harbi yaşıyor. Burada bütün dünya ile beraberdir. Ben ne sağdanım, ne de komünist veya declarè sempatizanıyım. Sadece demokratım, mümkün olursa, demokrat sosyalist bir teşekküle girerim ve memnun olurum. Fakat böyle bir teşekkülün manevî mesuliyetini de üzerime almam. Türkiye’de sosyalist parti, ancak komünist partinin açılmasıyla kabildir. Aksi takdirde komünistler içeriye dolar ve memleketi, yahut o partiyi ve efradını zarara sokarlar. Türkiye yakın komşusu dolayısıyla hareketsiz kalan, kendi zaruretlerini tatmin edemeyen memleket... Biz iki yüz senedir Rus korkusu denen kuyuda yaşıyoruz.
Sağlarla beraber değilim, çünkü sağ şarktır ve şark bizi daima yutmağa, içimizden doğru yutmağa hazırdır. Eğer bir Barrès, bir Maurras, bir L. Daudet gibi insanlar olsaydı etrafımda iş değişirdi. Fakat Mehmet Akif’le [Ersoy] yol arkadaşlığı, Mümtaz’la [Turhan] fikir beraberliği, asla...” (Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa, s. 205)
Tanpınar’ın fikri kendisine özgü. Bugünleri görseydi, dili tutulurdu herhâlde. Devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları