‘Taciz saldırısı’nda şehit verdik!
Altı şehit haberi geldi... Yine yüreğimiz dağlandı.
İlk haberi okuyalım:
“Milli Savunma Bakanlığı, Irak'ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde, bölücü terör örgütü mensuplarının taciz ateşi sonucu 2 askerin şehit olduğunu, 3 askerin de yaralandığını duyurmuştu.
Hastaneye kaldırılan yaralı askerlerden Uzman Onbaşı Uğur Özdemir ve Piyade Sözleşmeli Er Mahmut Üçdağ kurtarılamadı. Operasyonda şehit sayısı 4'e yükseldi.”
Sonra iki askerimizin daha şehit düştüğü açıklandı.
Bazı haberlerde saldıranların “BTÖ”lü olduğu geçiyor. “BTÖ” de ne ki, dedim, aradım. Meğer “Bölücü Terör Örgütü”nün kısaltılmışıymış. Tabiî örgütün kendi kısaltması değil. “Devlet”te birilerinin aklına esmiş, böyle adlandırmayı uygun görmüş.
Fethullahçılar için de “Fethullahçı Terör Örgütü” (FTÖ) demiyorlar mı?!
Kaç defa yazdık... Örgütler kendi adlandırmalarıyla anılırlar. Kafana göre ad verirsen, kavram kargaşalığına yol açarsın. Mücadeleyi sulandırırsın.
PKK’nın da kendilerinin adlandırdıkları değişik yan adları var. KCK var, YPG var, daha başka da var.
IŞİD’e ne demeli... “Irak ve Şam İslâm Devleti” kısaltılmışı. Bir de bunun Arapça kısaltılmışı var. Saray kanadı, özellikle bu kısaltmayı kullanıyor:
“Ed-Devletü’l-İslâmiyye fî’l-Irakı ve’ş-Şam” karşılığı “DEİŞ”. (“Şam” şehir adı değil; Suriye bölgesinin adıdır.)
Neticede kendi isimlerini vermişler. Kavram kargaşalığına yol açmamak için, onların Türkçesi, Arapçası, etnik dili, neyse artık nasıl kabul ediyorlarsa öyle kullanmalıyız.
Acımız içimizi dağlarken, beş şehidin evinden feryatlar yükselirken, halkımız, “Ne olacak hâlimiz... Terör nasıl bitecek, ne zaman bitecek...” kaygısıyla gelecek endişesi taşırken biz adlandırmaları çözmeye çalışıyoruz.
Önce şu notu düşeceğim: Haberde “Milli Savunma Bakanlığı” yazılı. Bakanlık binasında, resmî adlandırmalarında “Millî”nin ikinci i’sinde işaret var: “Millî”. Resmî ad neyse onu vereceğiz. Millî Eğitim Bakanlığı da öyle.
***
“BTÖ”cüler “taciz ateşi”yle askerlerimizi şehit etmişler.
“Taciz ateşi” farklı saldırı mı?
Anlayan beri gelsin!
Belki askerî bir tarifi vardır, diye girdim. Farklı tarif görmedim. Genel tarif şöyle:
“Taciz ateşi, düşmanı rahatsız etmek için, ateşli silahlarla ona doğru zaman zaman açılan ateştir.”
Türk Dil Kurumu’nun tarifini de veriyorlar: “Hasmı tedirgin etmek için silahla açılan ateştir.”
Böyle adlandırma, böyle tarif!.. Ne demeli?!
Silah kullanmanın çeşidi olabilir mi? “Taciz ateşi” olmayanın adı ne?
Bir adlandırma varsa, çeşidi de vardır!
Bölücülere karşı kalemini silah yapmış, PKK’nın kitaplarını yazmış ben, ne “taciz ateşi”ni biliyorum, ne “BTÖ”yü!
PKK tarafında olanlar, “PeKeKe” derler. Genel söyleyiş “PeKaKa”. (Zamanında Abdullah Öcalan’ın muhakemesini İmralı’da takip ederken, onun ikide bir “PeKeKe” demesi, bana çocuk söyleyişi gibi gelmişti.)
“Taciz” varsa ötesi de vardır... Hemen söyleyeceksiniz: “Tecavüz”.
Basın yayın organlarında “taciz”, “tecavüz” haberleri, ilk sıralarda abartılı verilir. Maksatları başka tabiî!
“Kızlar Soruyor” diye bir site çıktı karşıma. Taciz ve tecavüz farkını sormuşlar. Biri tarifi yollamış. Şöyle:
“Taciz, senin iraden dışında başka birinin sana dokunması, tecavüzse, karşı tarafın zorla sana sahip olması.”
Taciz ateşinden sonra, demek ki, bir baskınla her yer yıkıldığında, herkes öldürüldüğünde saldırı “tecavüz”e varmış oluyor!
Şu sıralar motosikletli saldırılar revaçta!.. Sinan Ateş’in katlinden sonra “motosiklet” herkesin dikkatini çekmiştir. Merhum Sinan Ateş’e saldıranlar motosikletle gelmişlerdi.
Sonra sık sık motosikletli saldırıları okur duyar olduk.
Motosikletli ateş açmaya ne diyeceğiz? O da mı taciz ateşi? Saldırı saldırıdır. Bunun tacizi, tecavüzü ayırılmaz.
Önce neyi nasıl adlandıracağımızı bilelim.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.