Suriye'de devre dışı kaldık..

Orta Doğu'nun her neresi olursa olsun milli menfaatlerimiz tehdit altında; ülkemizin bizzat çok çeşitli alanlarda kayıplar yaşamaktadır.

Siyasi kayıplarımız var..

Ekonomik kayıplarımız var…

Kültürel kayıplarımız var…

Milli çıkarlarımızı koruyalım derken milli çıkarlarımız da tehdit altında girmiş durumda... İşin acı tarafı nedir biliyor musunuz? Milli çıkarlarımızı koruyacak sanayimiz yok.

Nükleer sanayiimiz yok.

Atom bombası yapabilmiş değiliz.

Karadan karaya füzemiz de yok.

Uçak gemisi yapmayı becerememişiz..

Türkiye'yi 14 yıldır yönetenlerin en büyük başarısı paşaları hapse atmak ve birkaç havaalanı yaptıktan sonra kalkındığımızı iddia etmek ve her yere Büyük AVM'ler inşa etmek.

Bak Rusya Montrö falan dinlemiyor. Boğazlardan elinde siyah geçiyor. Olsaydı karadan karaya füzen. Uçak gemilerin. Nükleer başlıkların, kendi yaptığın savaş uçakların.. Çaksaydın tam göbeğinden geminin silah tutan gövdesine. Zınk diye boğazın karşı kıyısına yapıştırsaydın o gemiyi... Sıkıysa Rusya veya başkası elini tetiğe uzatsaydı.

Mümkün müydü?

Asla!

Bütün dünya devreye girerdi. Girmese de yiğitçe savaşırdık.

İşte güç budur.

Silahın varsa diplomasinde vardır. Sen de herkes gibi etkili oldun demektir.

Peki şimdi? Şimdi ne durumdayız?

Rusya ile geldiğimiz yer ortada. Neresinde kârlıyız?

Ekonomide mi?

Diplomaside mi?

Nerede?

Hiçbir yerde kârlı değiliz.

Zararımız ise çok büyük.

Bizzat devletimizi yöneten ve siyasi kararları alarak başımızı olmadık belalara sokanlar kayıplarımızı yüksek sesle kendileri haykırıyor..

Sadece turizm ve meyve ihracatının yarattığı bütçe açığı, iş kaybı milyarlarca doları buluyor.

Ya siyasi kayıplarımız?..

Bölgesel dengeler yeniden kurulurken Türkiye'nin alacağı konum nasıl olacak? Rusya'nın ve İran'ın PKK'ya verdiği silahları da yanına eklersek Türkiye'nin siyasi kayıplarının faturası, narenciye ve turizmle karşılaştırılamaz bile. Narenciyeyi hep kayıp etsen en fazla portakalları kayıp edersin. Terörle mücadeleyi kayıp ettin ülke bütünlüğünü kayıp edersin...

Geldiğimiz noktada Rusya, ABD, Fransa savaş gemileri ile güneyimizde. Ağır silahlarla, füzelerle açıkça kuşatma altındayız. Buna ne diyeceksiniz? Gazetelerin yazdığına göre Suriye'de tam 14 farklı ülkenin uçakları uçuyor... Türkiye ise Rusya krizinden sonra Suriye içinde eskisi gibi uçamıyor. Neredeyse Suriye'de hiç etkisi kalmadı. Türkmen bölgesini eskisi gibi koruyup koruyamayacağı şüpheli. Halen daha "Türkiye'yi yönetenler çok doğru politikalar üretti, çok doğru ve başarılı bir dış politika geliştirdiler" mi diyeceğiz?

NATO ülkesiyiz güya. Tek güvencemiz bu..

İncirlik'i sonuna kadar ABD'lilere açmışız. Vızır vızır uçaklar kalkıp iniyor. Ama Suriye sonrası kurulacak düzenin hiçbir yerinde yokuz. Hatta kendi sınır güvenliğimiz tehdit altında.

Öyle ise ABD dostluğunun getirisi nedir?

Çelişki...

Yalnızlık...

Francis Fukayama'nın "tarihin Sonu" tezinin bir yansıması olarak 2011'de Tunus Devrimiyle başlayan Amerikan müdahalelerinin Suriye kavşağı, araya Rusya'nın girmesi ve Türkiye ile krize dönüşen gelişmelerden sonra şimdilik yeni bir boyut kazandı. Gelişmelerden de açıkça görüldüğü gibi Türkiye çatışma sonrası oyun dışına itilmiş durumda. Artık "Eseed!" Haykırışlarının bir anlamı kalmadı..

Yazarın Diğer Yazıları