Suriye ne getirir ne götürür?

Ne oldu şimdi? Trump'la telefonda konuştuk. DEAŞ belasını üzerimize aldık, karşılığında Suriye'nin kuzeyinde nereye kadar ineceğimize dair garantileri verdik.

Sonuç?

Ardından yemediğimiz tehdit kalmadı.

Trump: "Çizgimin dışına çıkarsa Türkiye, Türk ekonomisini mahvederim" dedi.

Yetmedi, Amerikan ordusu (Pentagon) "Ben istihbarat paylaşımı yapmayacağım. Uçuş rotasına bakmayacağım" dedi.

Başka?

Trump-Erdoğan görüşmesinin hemen ardından sıcağı sıcağına Suriye'nin Simelka sınır kapısından PYD/YPG militanlarına ulaştırılmak üzere silah yüklü 80 TIR'ın geçmesi haberini okuduk.

Bu durumda;

1- Amerika, Türkiye'ye şartlı izin vermiştir. O şart yazılı izne bağlanmadıysa sıkıntı yaratabilir.

2- ABD, en büyük bela olarak gördüğü DEAŞ'ın sorumluluğunu Türkiye'ye havale etmekle Türkiye'nin başına çorap örebilecek yeni bir sorun yüklemiştir.

3- Hava sahası ve istihbarat paylaşımı vermeyeceğini söyleyerek açıktan PKK/PYD unsurlarını desteklediğini göstermiştir. Bu durum Türkiye-Amerika arasında zaten önemini kayıp etmiş olan "müttefiklik" hukukunun tamamen tükendiğinin göstergesidir.

4- Anlaşmanın üzerinden saatler geçmeden Suriye sınırından 80 tır silah göndermekle bunu tescil etmiş, teröristlere "sonuna kadar arkanızdayız" mesajı vermiştir. Böylece ABD verdiği silahları ve eğitimin sonuçlarını görmek isteyebilir.

BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Önemli soru bu. Diyelim 30 kilometre ilerledik. İster istemez şehitler de verdik. Sorun halloldu mu?

Hayır!

Daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalacağız.

Her şeyden önce içinde DEAŞ'lı teröristlerinde bulunduğu (iktidar bu sayının 2000 civarında olduğunu söylüyor) aileleriyle beraber 80-90 bin kişilik bir grubu kontrol etmek zorunda kalacağız. Bu 80-90 bin kişilik grup sıradan bir grup değil. DEAŞ'lıların aile ve çocuklarından oluşuyor.

Bir diğer sorun, Türkiye'nin Suriye'de yöneteceği coğrafi alan iki üç kat büyüyecek. Kontrol edilecek alanın güvenliğini sağlamak da elbette bize düşecek. Bu da demektir ki Türkiye kendi sınırları dışında yabancı topraklarda sürekli asker bulunduracak ve ister istemez saldırılarla karşılaşacak.

Bütün bu gelişmelerin sonuna gelindiğinde, eve döndüğümüzde elimizde ne kalacak?

1- İster istemez savaştığımız ve belki de şehit verdiğimiz topraklardan geri çekileceğiz.

2- Varsayalım geri çekildik. Kovaladığımız teröristler ne olacak? 80 bin kişilik ABD desteğinde kurulan ordu ve onun arkasındaki nüfus nasıl siyasallaşacak?

3- Biz geri çekildiğimizde, boşluğu kovduğumuz PKK/PYD'nin özerk yönetiminin doldurup doldurmayacağını bilmiyoruz. Bu durumda Türkiye, çektiği acılar, harcadığı silah mühimmat ve askeri kayıplarla tarihteki yerini alır.

NE KAZANABİLİRİZ?

Türkiye, bu 30 kilometrelik derinlik sayesinde pek çok şey de kazanabilir.

1- Türkiye'ye yerleşen Suriyelilerden sınırda kendine komşu il ve ilçeler oluşturabilir.

2- Özgür Suriye Ordusu taraftarlarını elinde tutarak, oluşacak Suriye barışında pazarlık gücünü artırabilir. Bu durum Türkiye'nin Suriye içinde toplumsal güç elde etmesi olarak değerlendirilebilir.

Yazarın Diğer Yazıları