‘Sünnî-Alevî farkı yok!’
Alevîlik konusunda, bir gazeteci olarak saha röportajları yaparken, değişik Alevîlik anlayışıyla karşılaştım ve konuştuğum hemen herkesin âdeta kendisine göre bir Alevîliği vardı. Keza Balkanlarda, Arnavutluk ve Makedonya’da Bektaşîlikte yetersiz yorumlarla karşılaştım. (“Alevîler ve Bektaşîler Arasında” kitabımda ayrıntı vardır.)
Sünnîlik de, Alevîlik de Kur’ân kaynaklı olduğuna gere, cami ve cemevlerinin aynı mekânda olmasında ne mahzur görülebilirdi?! İnsanlar birbirinden uzak mekânlarda, birbirine yabancı ve iki ayrı dinin mensubu gibi telakkî ediliyor. Öncelikle bunu aşmak gerekmez mi? Onun için, iki ayrı mekân yakınlaşmasını başka isimlerin düşündüklerinden habersiz dile getirmiştim. Cami/cemevi birliği kuvvadan fiile geçti... Fethullah Gülen ile İzzettin Doğan, cami ve cemevinin bir arada inşası için öncülük ettiler ama bazı kesimler kıyameti kopardılar.
İki gündür Alevî Bektaşîlerin önde gelen isimlerinden Şakir Keçeli Bey’in cevap/açıklamasını yayınlıyorum. Şakir Keçeli Bey, Nurculuk ve Nakşibendîlik üzerine yorum yapıyor. Tartışılacak bazı iddiaları var ki, “şahsiyat”a girer endişesiyle, kusura bakmasınlar, burada veremiyorum. Meselâ; “Nakşibendî Tarikatı’nın yol zinciri Birinci Halife Ebu Bekir üzerinden Hz. Muhammed’e ulaşır. Tarikatlar içinde Hz. Alî’yi tanımayan, yani onu önder kabul etmeyen tek tarikat Nakşiliktir.” diyor.
Bu tartışmaların konumuz dışı... Ayrıca bu iddia kabul edilemez.
Yine bu iddia üzerinden cami/cemevi birliğini hayata geçiren iki zatın bir araya gelmesine karşı çıkıyor.
Şakir Keçeli Bey, “Cami ile cem evi veya meydan evi birbirinin karşıtı değildir.” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Çeşitli nedenlerle Sayın İzzettin Doğan’a karşı çıkan Alevi Kuruluşlarının sözcüleri Cem Evi’nin yanına cami yapılmasına, ’Alevîleri asimile edecek [yani Sünnîleştirecek] gerekçesi ile karşı çıkmaktadırlar.
Oysa Cami’ler, Cem veya Meydan Evleri’nin karşıtı veya rakibi değildir. Camiler, Şeriat Kapısı’nda kalanların veya bu kapıyı geçtiği halde, geçmişle bağını koparmayanların ibadet yerleridir. Şeriat eğitimini tamamlayanlar ise Meydan veya Cem Evleri’nde eğitimlerini sürdürürler ve sonunda gönül gözü açılan insan olurlar. Her iki yer de İslâmîdir.
Salt ’asimilasyon’ gerekçesi ile Fethullah Gülen ve İzzettin Doğan projesine karşı çıkmak, aynı safta olması gereken bir yığın Sünnî ile Alevîyi ayırmaktan başka bir şey değildir. Bu bir bölücülüktür, ulusal safları güçsüzleştirmektir. (...)
Hükümetler izin versin, arkamızda da destek olsun, insanların büyük çoğunluğunu, Osmanlının Kuruluş Döneminde olduğu gibi, İslâma bağlayıp, ardından Bektaşî yapalım.
Kaldı ki, Camiye giden ve medreseye, tarikatlara bağlanmayan Sünnî Kardeşimizle, Alevîler arasında, yaşam biçimi açısından bir fark da yoktur. / Hakk Erenler cümlenizin Sevgilisi ve Yardımcısı olsun.” (Şakir Keçeli Baba)