'Suç aleti' bulabilirler mi?
Herhâlde "Montrö" ve "Atatürk Türkiye'si" açıklamasını yapan 104 emekli amiral tek tek sorgulanacak.
Sorgulanan amirallere bir general eklendi. Bu generalin özelliği, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Başkanı olması.
İkinci dalga daha ehven. Sabahın köründe ev basıp gözaltına almadılar. Kapılarına geldiler, arama tebligatını gösterdiler.
Yığılma olmasın, göze batmasın diye grup grup arama yapıyorlar, ifade alıyorlar. Basit taktik. Ama işe yarar!
Bir başka taktik Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Başkanı'nın sorguya çekilmesi.
Hükûmet edenler generallerden çok şey bekliyordu. Amirallerle karşı karşıya getireceklerdi. Dernek yöneticilerini Millî Savunma Bakanlığı'na davet etmişler, onlardan amirallere, kınamalarının ötesinde, buğz etmelerini beklemişlerdi.
(Okuyucularım kusura bakmasınlar, hükûmetle alakalı söz ederken bayağı eski, zamanımızda çok az kullanılan kelimelere sık yer veriyorum. Saray ricali, bu tür "Osmanlı dönemi" kelimelerine yatkın!)
MSB, "Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) ve Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri Millî Savunma Bakanlığı'na destek ziyareti gerçekleştirerek bazı amirallerin yayımladığı bildiriyi kınadıklarını belirtti." açıklaması yapmış, generaller ise, "Emekli amirallerin bildirisine yönelik herhangi bir kınama ifadesi kullanılmamıştır." sözleriyle MSB'nin açıklamasına karşı "Bu bildiriye biz de katılıyoruz." demeye getirmişlerdi.
Emekli askerlerin üzerine gidilmesinin bir sebebi, aykırı sözlere tahammüllerinin olmaması. Ne yaparlarsa yapsınlar kendilerine inkıyat edilmeliydi (boyun eğilmeliydi).
Daha önce 10'unu gözaltında, dördünü davetle sorguladıkları 14 amiralden "darbe"ye yönelik bir materyal, hele "Darbeci Cemaat" bağlantısı bulsalardı, ortalığı gümbürdetirlerdi. Yine de umutlarını yitirmediler.
Aklıma gelmiyor değil; "Darbeci Cemaat"in taktiklerini uygularlar mı? Ev aramaları sırasında, kitaplığa bir not sıkıştırırlar, dijital malzeme içine bir kayıt düşerler mi? Yok canım!.. Yapmazlar! Yoksa Fethullahçılardan ne farkları olur!
(Bir not daha gireceğim... "FETÖ" adlandırmasını ister istemez kullanıyoruz. Daha önce yazdım, "FETÖ", bulandırılmış, basitleştirilmiş, "Apo"ya benzetilerek konmuş "örgüt" adı. Cemaat'in başı kim? "Fethullah". "Fethullahçı Cemaat", cümledeki yerine göre kısaltarak "Cemaat" dersin. Bir "örgüt" karşısındakinin verdiği adla değil, kendisinin adıyla anılır. Silahlı silahsız bütün örgütlerde böyle. Senin adlandırman mücadeleyi de sulandırıyor.)
14+6 amiral sorgulandı. Geriye imzacı 84 amiral kaldı.
Emekli büyükelçiler buyurgan ifadelerle "Cumhuriyetimizin temel nitelikleri tartışılamaz! Kanal İstanbul yapılamaz! Montrö tartışmaya açılamaz!" başlığıyla bildiri yayınlamışlar, "Kanal İstanbul, Montrö Sözleşmesi'ni tartışmaya açacaktır. Atatürk Türkiye'sinin, Lozan Antlaşması'ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan Montrö Sözleşmesi'nin tartışmaya açılması ise Türkiye'nin İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açar. Kanal İstanbul'dan vazgeçilmelidir." demişlerdi.
Emekli diplomatlar, bildirilerini, geçen yılın ocak ve bu yılın nisan ayında olmak üzerine iki defa yayınladılar.
Onlar da devletin üst makamlarında görev almışlar, yurt dışında Türkiye'yi temsil etmişlerdir. Amiraller de denizlerde vatanı korumuşlardır.
Fark ne?