Şu zamanda Mehmet Âkif’i anlamak!
Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te doğdu, yine aynı ay içinde 26 Aralık 1936 hayata veda etti. Millî Mücadele’ye öyle bir destek verdi ki, varlığını ölümsüz kıldı. İstiklâl Marşımız onun kaleminden çıktı.
İstiklal Marşı için yarışma açılmıştı. O yarışmaya girmedi. Türk Ocakları’nın uzun yıllar başkanlığını yürüten dönemin Maarif Vekili (Millî Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Tanrıöver’in davetiyle, Ankara’da, ikamet ettiği Taceddin Dergâhı’nda millî marşımızı yazdı.
(Türk Ocakları’nın yayın organı Türk Yurdu’nda, o dönemdeki sayılarında Mehmet Âkif’in ismine rastlamadığım. Mehmet Âkif’in çıkışında destek verdiği Sırat-ı Mustakim yazarlarıyla, özellikle Babanzade Ahmet Naim’le uzun uzun tartışılmıştır. Bu tartışmalarda en çok kalem oynatan da Ahmet Agayef (Ahmet Ağaoğlu) idi. Şimdilerde görüldüğü gibi aralarında düşmanlık güdülmüyordu.)
Belli kesimler, Âkif’i “Türk”ten uzak tutmak için özel gayret gösterirler. Annesinin Buhara’dan, Babasının şimdi Kosova sınırları içindeki İpek’ten olduğunu delil gösterirler, yarım Türklüğünü, yarım Arnavutluğuna eklerler.
Arnavut veya Türk ne fark eder? O, Osmanlı sahasında doğmadı mı? Ülkenin bütünlüğü için kalemini silah yapmadı mı? Yetmedi, Teşkilât-ı Mahsusa’da (şimdikinin MİT’i diyelim) memlekete hizmet etmedi mi?
Prof. Dr. İsmail Yakıt, Mehmet Âkif’in şiirlerinde “kan” ve “ırk” vurgusuna dikkati çeker:
“Mehmet Akif’te ırk ve kan vurgusu onu asla ırkçı yapmaz. Çünkü o, ırkçılık olsun diye bu kavramları kullanmamıştır. Onun ırk kavramıyla ifade etmek istediği, İslam’a kendini adamış Türk ırkıdır. Kan kavramıyla anlatmak istediği ise bugün bizim ‘gen’ olarak ifade ettiğimiz kavramdır. Çünkü o zaman ‘genetik’ bilimi henüz bilinmiyordu. Felsefede bir ifade vardır: ‘Kelimenin yokluğu kavramın yokluğunu gerektirmez.’ Şu halde “gen” kelimesinin bilinmiyor olması, gen kavramının yokluğunu gerektirmez. O kavramı ‘kan’ kelimesiyle ifade etmişlerdir. Nitekim Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi”nde yer alan “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” sözünde de durum aynıdır. Burada kan, gen anlamındadır. Yani “Bağımsızlık senin geninde vardır. Sen tutsak yaşayamazsın” demektir. İşte Akif de kan sözüyle geni kastetmiştir.” (“Mehmet Akif Ersoy’da Türk kimliği”, https://millidusunce.com › misak › mehmet-akif-ersoy).
Ünlü şair ve yazar M. Halistin Kukul, Âkif’in İstiklâl Marşı’nda da kullandığı “ırk” kelimesi üzerinde dururken “Bazıları; O’nun nezdinde, yanlış kanaat, tahlil ve idrâk ile, kendilerini ‘Arnavud kafatasçılığı’ mevkiine yerleştirerek bir takım telkinlerde bulunmaktadırlar.” der ve şöyle devam eder:
“Hâlbuki onlar; akl-ı selîm sâhibi herkesin birleşmekte mutabık olacağı ‘Türklük’ün ırkî bir mefhûm olmaktan ziyâde, bir kaynaşma ve kucaklaşma menşei ve makamı olduğunu görmek istememektedirler. Türklüğün, iftihar edilecek bunca târihî kavi bağları varken, acaba niçin ‘azlık ırkçılığı’ tercih edilir, bunun da, anlaşılması elbette ki, bizce, zordur.” (Mehmet Âkif ‘gibi’ ve Mehmet Âkif ‘kadar’ Türk olmak”, Türk Yurdu, S. 296, Nisan 2012)
Birileri, PKK’nın ABD destekli saldırılarının ardından hemen “Eyalet sistemi, özerklik, federasyon” demeye başladılar. Hem de TBMM kürsüsünde! Diğer milletvekilleri çıkıp adamı kürsüden alaşağı edip kapı dışına bırakmalıydılar.
Ülkemiz için vuruşan 12 şehidimizin yüreğimizi kor gibi yaktığı günde, Hüda Par’ın genel başkanının “Türkiye parçalanmalı!” demeye gelen sözleri kullanması ABD’ye, “Siz sadece PKK’yı görmeyin ey Amerika! Bizi, uykuya yatırdığımız silahlı kanadımız Hizbullah’ı da görün, biz de sizin gibi tavrımız Türk milletine” demek değil mi?
En İslâmcı Mehmet Âkif nerede, İslâmın ardına sığınıp Türkiye parçalamak isteyenler nerede?!