21. yüzyıl düellosu böyle oluyor: İddia sahibi YouTube''da video çekiyor, sonra muhatabı televizyona çıkıp cevap veriyor. O sırada iddia sahibi Twitter''dan saydırıyor, ertesi gün tekrar video çekip siteye yüklüyor. Bu esnada millet tıpkı tenis maçı izler gibi; bir ona, bir buna bakıyor. İddialar top gibi bir sağa, bir sola gidiyor...
Geldiğimiz duruma bakar mısınız? Salgında canlar gidiyor, esnaf batmış, ekonomi çökmüş, rezervler bitmiş biz ne yapıyoruz? Durumu aynen Bizanslıların Fatih Sultan Mehmed''in kuşatması altındayken ''Meleklerin cinsiyetini'' tartışmasına benzetiyorum. Ne yazık ki toplumsal enerjimiz, büyük bir Türkiye''yi kurmak yerine, rezil ilişkiler ağının pembe dizi misali izlenmesine harcanıyor.
Bu ülke salgından önce ağır bir ekonomik kriz yaşıyordu. İthalatçı üretim sistemi rezervleri boşaltmaya başlamıştı. Bunun üzerine gelen salgın, koşulları daha da ağırlaştırdı. Adil olmayan gelir dağılımı ile birleşen salgın, vatandaşı sefaletin kucağına attı. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de ülkenin iç politik hesaplaşması başladı. Ülkede oy kaybeden iktidar, yandaşlarını tutmak için öfkeyi bir siyaset dili yaparak kutuplaştırmayı doruklara taşımıştı. Bu durum Türkiye''ye olan güveni son derece azaltmış, yabancı yatırımcı Türkiye''ye selam bile vermez hale gelmişti.
Yine aynı dönemde iktidar içindeki paylaşım kavgası da başlamıştı. Albayrak/Soylu çekişmesi bunun ispatı idi. Şimdi hükümet muhalefet harici bir unsurla çatışıyor. Her ikisi de birbirlerinin kirli çamaşırlarını ortalığa saçıyor. Dış ve iç yatırımcının kalan son güven kırıntıları da bozuk para gibi harcanıyor.
Bütün bunların ekonomi ve Lira ile olan ilişkisi şu: Piyasalar güven varsa çalışır. Enflasyon ve işsizlik güven ortamında, huzur ikliminde düşer. İç ya da dış sermaye kaosu, çatışmayı sevmez. Ucu açık bir süreçte, nereye varılacağı belli olmayan bir ortamda, ekonomik dengeleri sağlamak imkansız hale gelir.
Yatırımlar kutuplaşmanın, çatışmanın olduğu yerden kaçar dedik. Peki ülkeye fabrika kurmak ya da hisse senedi, tahvil almak için sermaye gelmezse ne olur? Elbette kriz daha büyük bir hâl alır.
Görünen o dur ki, bu tepişmenin altında ne yazık ki yine Lira ve vatandaş kalacak. Tek dileğimiz ulu milletimizin bu olayları not alıp, gelecekte tekrar etmemesi için sandıkta iradesini göstermesidir.
