Soykırımcılar / ikiyüzlüler!
Ermenicilik gayretini bir türlü anlayamıyorum. İnsanî tarafı yok; Türk düşmanlığı esas. Geçen gün bir televizyon kanalında katıldığım programda da söyledim. Türkiye’de liberal deyince akla önce “Türk düşmanlığı” geliyor. Programcı arkadaş, programdan sonra, gelen e-postaları okudu, hemen hepsi benim gibi “Türk düşmanlığı”ndan şikâyetçiydi.
Liberaller, bir tarihte, “Hareket” adı altında particilik faaliyeti de yürüttüler, üstelik Hareket’in başı zengin iş adamı PKK için “Uğrunuza ölürüm” anlamında “Mayın eşeğiniz olacağım” da demişti. Aldığı oy binde 48’di!
“Hareket” çatısı altındaki “liberal-demokratlar”ın her biri bir tarafa savruldular, kimi önce AKP’ye yanaştı, kimi Cemaat’e. Oradan çıktılar oraya girdiler; hep yanaşma oldular. “Yahu bu ülkede Türkler yaşıyor, nereden çıktı bizim PKK’cılığımız, nereden çıktı bizim Ermeniciliğimiz!.. Türklerin diliyle yazıp konuşuyoruz, hemen hepimizin aslı nesli Türk, biz niye ’Türk’düşmanıyız?” diye kendilerine hiç sormuyorlar mı?
Onlar bu “ithamlar”ı kabul etmezler elbette... Oraya buraya yalpalamaya, oraya buraya yanaşmaya alışkındırlar, hiç istemeseler dahi, çok daraltılırlarsa, “Bizi yanlış anlamayın. Türk de insandır!” demeye gelecek sözler de söyleyebilirler. Kıvırsalar ne olacak; bir yerleri mi eksilir?!
Liberal denen belirli oranda ama her yerde görünen zevatın kimliği kişiliği böyle...
24 Nisan’ı Ermenici/Taşnakçılar “soykırım günü” ilân ettiler, biliyorsunuz. Batı bastırıyor, Papa bastırıyor, hatta Putin-Medvedev bile bastırıyor. Onların ağzına bakan içimizdeki haşereler, “Soykırım diyelim, özür dileyelim.” temposunu yükselttiler. Evvelden sokağa inmezler, korkarlardı. Artık sokağa da iniyorlar; PKK ile el eleler üstelik.
Papa’nın “soykırım” sözüne karşı üç parti (AKP-CHP-MHP) TBMM çatısı altında ortak karşı bildiri yayınladılar. 7 Haziran’da milletvekili seçimi yapılacak. AKP ve CHP’de canhıraş “soykırım” diye bağıranlar seçilecek sıraya getirildiler. Hatta CHP birinci sırayı en bağırtkan birine verdi.
AKP de, CHP de, oy potansiyelleri olmadığı hâlde, bu insanları neden milletvekili seçtirmek isterler? Bunlar TBMM’ye girince, belki partilerinden de ayrılacaklar, bağımsız “soykırım” tellâllığı yapacaklar.
Halkımız partilerin samimiyetsizliğini, yalancılığını, ikiyüzlülüğünü görmeli. Bunların samimiyetsizliğini, yalancılığını, ikiyüzlülüğünü halkımızın görmesi için kim gayret gösterecek? Onu da ben bilmiyorum! (Aslında biliyorum ama söylemem için seçimin geçmesi gerek!)
Basın-yayın organlarımızın bir kısmı Ermenicilikte ön aldılar. Ermeniler bile bu kadarını yapmamışlardır! Kimileri Ermenice özür yazıları koydular, kimileri ASALA-Taşnakçılara yaranabilmek için Türk’e menfî imaj çizmede yarışa girdiler.
Bir hanım gazeteci (adını vermeyeyim) Ermenistan Devlet Başkanı ile röportaj yapıyor, ilk soruda niyeti belirginleşiyor: “Ülkeniz ve Türkiye arasındaki uzlaşma sürecinde büyük çabalar ortaya koyan bir siyaset adamı olarak...” (Hürriyet, 24 Nisan 2015).
“Uzlaşmacı” dediği adam, Dağlık Karabağ’da çete başıydı. Kanına girdiği, göçe zorladığı Türk’ün sayısı belirsiz! Git konuş; ama didikle!
Neden kendimiz olamıyoruz ve neden hep “Türk” suçlu!
lamalar derhal başlar. Din ağırlıklı kutuplaşma derin ve onarılmaz yaralar açar.”
Sonuç ise Recep Erdoğan’ın istediği gibi oldu!..
MGK’da ele alınan iç güvenlik konularından biri de Ağrı olaylarıydı. Belge ve bilgiler ile “gerçekleşen provokasyonlar” ve “olası provokasyonlar” masaya yatırıldı. Terör örgütü PKK’nın hazırlıkları tekrar tekrar anlatıldı. MGK’da konulan son fotoğrafı sorduğum kaynağım şunu söyledi;
“PKK vasıtasıyla Uludere sürekli kaşınıyor. Birinci öncelikleri Uludere, ikincisi ise Cizre. 7 Haziran’dan sonra ’özerklik hakkımız’ diye bu iki noktadan birinden ayaklanacaklar. HDP yüzde 10’u geçerse gerekçe olacak. Geçemezse de bahane olacak.”