Siyonizm’in Vandallığı karşısında insanlığın büyük zaferi!
Lahey’de Uluslararası Adalet Divanı kararı, öyle bir sürûr verdi ki, bu sürûr aynı zamanda, Siyonizm’in nasıl örgütlendiğini, nasıl yenilmez bir güç olduğunu gösteriyor. Endişe sevinçle orantılı.
Lahey tabiî olarak Güney Afrika’nın ateşkes talebini kabul edecek, İsrail’in soykırımı şikâyetini dikkate alacaktı. Ancak “HAMAS” devlet görülmeyince “muhatap” bulunmuyor.
Lahey’deki hükümde şu önemli: İsrail’in 1948 Soykırım Sözleşmesi’nin ikinci maddesinde yer alan suçların tekrarlanmaması bundan sonra yapacaklarını bir ay içinde Divan’a rapor etmesinin istenmesi.
Bizim basın organlarımızda muhalif, muvafık Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nın kararını alkışlıyor.
Bu karar öyle bir karar ki, korkuları, umutsuzlukları yeniyor, Siyonizm’e karşı mücadelede yeni bir kapı açıyor.
Siyonizm’in Yahudileri zulümden korumak değil, muharrer Tevrat’ta yazılanları hayata geçirmek, Orta Doğu merkezli, ki bu merkeze Türkiye’nin, Arabistan’ın, Mısır’ın bir kısmı, Suriye, Irak, Lübnan Ürdün’ün tamamı dâhil.
Siyonistler İsrail’e nasıl geldiklerini ve Filistin’de devlet kurmak için Avrupa ülkelerini, özellikle İngilizleri nasıl sihirlediklerini bir araştırın.
Tehlike bütün insanlık için. (Şu notu düşmeliyim. Hiçbir surette Yahudi düşmanlığını kabul etmem. İnsan olarak, Yahudi’ye farklı bakmam. İsrail-Filistin’de bulunduğum sıra, Yahudilerin insanlığını, Filistinlilerin insanlığının önüne aldığımı özellikle vurgulamak isterim. Benim üzerinde durduğum mesele, Siyonist yapının “insanlık”tan çıkmış hâlinedir.)
Netanyahu “Demir Kılıçlar” hareketini başlattı. Yeni safhaya geçtiğinde de “Yeşaya”dan bahsetti. Ne demek “Demir Kılıçlar”, ne demek “Yeşaya”? Girin, okuyun lütfen.
Ve neden Siyonistlerin en dindarları en gaddar, en zalim?
Melon şapkalı ve kipalı, saçları yandan lüleli, belleri sarkık ipliler içinde kendilerini Siyonistlerden ayrı tutan kesim var. Onlar “insanlık”tan bahsediyorlar ama hiçbir tesirleri olmuyor.
Siyonistler öyle bir örgütlendiler ki, birbirlerini kollayarak, birbirlerini zengin ederek ülkelerin siyasetlerine ve ekonomilerine hâkimiyet kurdular.
Asıl güç paradır ve Yahudiler bunun farkındalar. (Ben de kaç defa hatırlattım. Kendisi de Yahudi olan Karl Marx’ın Yahudilere dair yazdıklarını lütfen okuyun.)
Filistin’de toprak satın alan Yahudi aileleri bir hatırlayalım. Yahudileri bir araya getirmek için ortaya çıkan Theodor Herzl (1860-1904), hangi zengin aileleri arkasına alarak II. Abdülhamit’in kapısını çaldı? Bir düşünün.
Lahey’deki karar, kim ne derse desin bir dönüm noktasıdır. Bir netice çıkacağını sanmıyorum ama, “soykırım”dan bahsedilmesi, bütün dünyanın Siyonistlerin mahkemeye çıkacağını duyması, akılda ister istemez birtakım soruları da doğuracak, “Nedir Siyonizim?” sorusunun cevabı aranacaktır.
Netanyahu çetelerinin akıl almaz kıyımı, başından beri, İsrail’e şartsız destek veren ülkelerde bile çok tartışılıyor, insanlar protesto için yollara dökülüyorlar. Lahey’deki kararda, “soykırım” ifadesinin yer almasında, Siyonistlere şartsız destek veren ülkelerdeki protestoların rolü olmadı mı? Muhakkak olmuştur.
Teknoloji çağındayız. En ufak kıpırtı, en ücra yerden aksediyor. Kimse, yaptıklarını gizleyemez. Eğer Lahey’de “Soykırım durmalı.” denmese bile, soykırıma varan katliamın hatırlatılması, yargılamanın yürütüleceğinin açıklanması, çok ama çok şeyi değiştiriyor.
Yazılıp söylendiğine göre, İsrail, Lahey’de alınan karardan mutluymuş. Diyorlar ki: “Mahkeme, Güney Afrika'nın Gazze'deki çatışmaların durdurulması yönündeki ana talebini reddetti ve bu açıdan bakıldığında bu büyük bir başarıdır.”
Siyonistler, daha ağır müeyyideler bekledikleri için mutlular belli ki... Bu bile Siyonistlerin içinde bir korku olduğunu gösterir.
Mahkeme üyelerinin de korkuyu ancak bu kadar yenebilmeleri Siyonizm’in Vandallığı karşısında insanlığın büyük zaferidir.