Siyasîlerimiz Çanakkale Zaferini idrak etmeli

Çanakkale Savaşı galibiyetiyle, Millî Mücadele arasında sıkı bağ vardır. Mustafa Kemal orada kendisini göstermiştir.

Mustafa Kemal’i öne çıkaran Ruşen Eşref (Ünaydın)’in mülâkatıdır. Ruşen Eşref, 24-28 Mart 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal’in İstanbul-Akaretler’deki evinde onunla konuştu. Mülakat, aynı yıl Yeni Mecmua’nın Çanakkale Zaferi için hazırlanan özel sayısında “Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat” başlığı altında çıktı. Ruşen Eşref: “Çanakkale hikâyesinin hülasasını, bu sabırlı ve temkinli kumandandan üç gün ve her mülakat, on iki saatten aşağı sürmemek şartıyla üç gün dinledim.” der.

Mustafa Kemal Mütareke döneminde İstanbul’daydı ve siyasî tartışmaların içindeydi. Yakın Arkadaşı Fethi (Okyar)’ın yayınladığı "Minber" gazetesine ortak olmuştu. Gazeteyi politik mücadelesinde bir propaganda vasıtası olarak kullanıyordu. “Minber gazetesinde bir taraftan Tevfik Paşa aleyhinde şiddetli neşriyat yaptırırken, diğer taraftan kendisini aynı gazete vasıtasıyla politik makamlara lanse ettirmeye çalışmıştır. Mustafa Kemal Paşa bu gaye ile 17 Kasım 1918 tarihinde aynı gazetede biyografisi ile birlikte orduya, siyasete ve İngilizlere ait düşüncelerini ihtiva eden bir mülakatını da yayımlatmıştır. Bu mülakatta, ‘İngilizlerin, Osmanlı milletinin hürriyetine ve devletimizin istiklaline riayette gösterdikleri hürmet ve insaniyet karşısında yalnız benim değil, bütün Osmanlı milletinin İngilizlerden daha hayırhah (iyiliksever) bir dost olmayacağı kanaatiyle mütehassıs olmaları (duygulanmaları) pek tabiidir’ şeklinde sözlerine bakacak olursak, onun daha o zaman, zamana, zemine ve şartlara uygun olarak hareket edebilen güçlü politik bir kişiliğe sahip olduğu kolayca anlaşılır. Ayrıca 18 Kasım 1918 tarihinde ‘Vakit’ gazetesine verdiği bir diğer mülakatında da O, bir taraftan ‘İngiltere'nin Osmanlılara karşı iyi niyetinden şüphe etmediğini’ söylerken, diğer taraftan mütareke hükümlerinin uygulanması üzerinde endişelerini belirtmekten çekinmez.” (E. Semih Yalçın, “Mütareke Döneminde Mustafa Kemal'in Faaliyetleri (30 Ekim 1918-16 Mayıs 1919)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, C. 17, S. 28, 1995)

Mustafa Kemal Harbiye Nazırı (bakanı) olmak için manevralar yapıyordu. Ama olamadı.

Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki başarısını kimse küçümseyemez, kimse inkâr edemez. Bu başarıyı tartışmalı olduğu Enver Paşa da görmüş, albaylığa terfi ettirmiştir.

Çanakkale Savaşı’nın bütün yükü Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın omuzlarında idi.

Enver Paşa, Gelibolu’nun düşmandan tamamen arındırılması üzerine 10 Ocak 1916 günü Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda, Çanakkale Zaferi üzerine bir konuşma yapıyor, “Cümlenizin malumu olduğu gibi, 18 Mart’tan beri devam edegelen Gelibolu Şibh-i Ceziresi [yarımadası] Meydan Muharebesi dün nihayete erdi.” diyor ve ekliyor: “500 bin kişilik ordu getirselerdi dahi Çanakkale’yi geçemeyeceklerdi.”

Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Kemal’e mesafeli olduğu gibi İttihatçıları da ağır bir dille suçlamıştır. Enver Paşa’nın Çanakkale’deki rolüyle ilgili şöyle der:

“Üstün silahlarıyla Çanakkale’ye gelen İngiliz ve Fransızlar, Balkan Savaşı’ndan çıkmış Türk aske­rinin bir şey yapamayacağından emindiler. Hatta Türk ordusundaki Alman subaylar da aynı düşün­cedeydiler. Fakat Enver Paşa’nın sıkı disipliniyle bir buçuk yılda hazırlanan ordu, bire karşı iki ölerek, on­ları durdurdu, kaçırdı.” (Atsız, Türk Tarihinde Meseleler, Baysan Basım ve Yayın, 1992, s. 56.)

Dönemindeki, yayın organlarında Enver göklere çıkarılmış, her şeyin hâkimi gösterilmiştir.

Enver Paşa’nın her şeye hâkim görüntüsünü tehzil için Sultan Mehmed Reşad’ın Çanakkale zaferine dair gazeline tahmis yazanlar olmuştur. (Tehzil, ünlü bir şiire aynı ölçü ve uyakta şaka ve alay yollu yazılmış naziredir. Buna hezl de denir.)

Enver’i de yeren ilk üç mısra ismi bilinmeyen şairin, sonraki iki mısra Sultan Mehmed Reşad’ındır:

Haberim yoktu olup bitmiş olan şeylerden,

Mesnevîler okuyordum oturup ezberden,

Bir de baktım ki haber geldi bizim Enver’den,

Savlet etmişti Çanakkaleye bahr ü berden

Ehl-i İslâmın iki hasm-ı kavîsi birden

Milletin emdi kanın döndü o Enver domuza,

Şevket ü kudret-i şâhânemi çekti omuza

Çıkası gözlerini dikti bizim postumuza

Lâkin imdâd-ı ilahî yetişip ordumuza

Oldu her bir neferi kal’a-yı pulad beden

***

Ya Çanakkale geçilseydi?! “Türkiye” olur muydu?

Siyasîlerimiz önce Çanakkale Zaferini idrak etmeli.

Yazarın Diğer Yazıları