Siyasi temsil ve kırılma noktası (07 Ekim 2007)
Partileşince siyasal ideolojiler yön ve yöntem değiştiriyorlar.
Toplumu germemek için.
Kaosa sebep olmamak için.
Ülkenin selameti için..
Seçmen beklentilerine aykırı davranabiliyor partiler.
İdeolojik duruşun kırılma noktası açık ve belli: gerekçeler.
Mesela seçim zamanlarında olabildiğince sert oluyor kimileri; hatta mevcut iktidarı her hal ve şart altında indirmezse “namert” olabiliyor. Sonra bir bakıyorsunuz kim söylemiş kimin haberi var. Yeni gerekçelerle roller değişmiş.
Sertlik gitmiş şimdilerde durum mülayim kalma zamanı.
Peki seçmen?
O haşinliği, kararlılığı doğru sanan ve ona inanan seçmen?
O ne olacak?
Orası meçhul.
Asıl olan yeni durum. Nasıl olsa yetki alınmış, güç kazanılmış, işlem tamamlanmıştır.
Seçmeni üzmemek.
Beklentilerini karşılamak.
İdeolojik temsilde bulunmak adına yapılması gerekenler rafa kalkabilir.
Bunun adına temsilde hata ya da temsilde ötekileşme mi deniliyor, yoksa siyasetin ahlaki kırılma noktası mı?
Son siyasal gelişmelere bakar mısınız lütfen.
AKP, 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesi, 10’uncu Cumhurbaşkanının restini görmek ve “madem siz bana istediğim kişiyi cumhurbaşkanı seçtirmiyorsunuz öyle ise ben de halka seçtireyim de görün” tepkisiyle bir anayasa değişikliğ hazırlamış ve referandum yolunu açmış. Şimdi kendi başlattığı süreç işleyerek AKP’yi bir çıkmaza doğru getirmiş. 11’inci cumhurbaşkanı seçildiği halde referandumla tartışmalı hale getirilmiş.
Durum kritik, işler karışık.
Böyle bir açmaz karşısında hükümet sıkışmış. Kısacası kendi kendilerini zora sokmuş arkadaşlar.
Önlerinde iki yol var. Ya referandumu kaldıracaklar veya 11’inci Cumhurbaşkanını tekrar halka soran maddeleri ortadan kaldıracaklar. İşte tam bu noktada muhalefet için iktidarı hizaya getirecek ve belki de kimi istekleri yaptıracak durum doğmuş oluyor.
Oluyor da hükümet zorlanıyor mu?
Ne gezer!
Toplumu germemek için.
Kaosa sebep olmamak için.
Ülkenin selameti için.
Acil olarak işleri kolaylaştırılıyor. Ve Türkiye’de muhalefet iktidara çalışıyor.
Toplumu germemek için...
Kaosa sebep olmamak için..
Ülkenin selameti için..
Şu sorulmuyor: “Arkadaş sen bir taraftan bütünüyle anayasa değiştiriyorsun. Öte yandan anayasanın tek bir maddesini referanduma götürüyorsun. Toplum bir kere anayasa değişikliği için bir kerede de cumhurbaşkanlığı maddesi için iki kere neden sandığa gitsin? Madem anayasa değiştiriyorsun, öyle ise yeni anayasaya cumhurbaşkanını halk seçer maddesini de koy. İki işi birlikte yap. Bu ülkenin trilyonlarını boş yere harcamak günah değil mi?”
Ya ne yapılıyor?
Toplumu germemek için.
Kaosa sebep olmamak için.
Ülkenin selameti için.
Muhalefet eşleşiyor iktidarın aklına hizmet ediyor.
Peki anayasa taslağı geri çekilse toplum gerilir, kaos ortalığı kaplar, ülkenin selameti zarar mı görür?
Hayır!
Dikkatinizi çekerim.
İktidar, yanlışlarından taviz vermiyor ve yoluna devam ediyor. Muhalefet ise, iktidarın bu yanlışlarını sürdürecek yolu çeşitli bahanelerle kolaylaştırıyor.
Halbuki ülkenin selameti, dirlik düzeni ve milli menfaatlerimiz açısından iktidardan pek çok şey istenebilir ve elbette karşılığında bazı desteklerde bulunmak mümkün olabilir.
Mesela AB politikaları, memurlara zam, kadrolaşmada kıyımın önlenmesi vb gibi. İşte o zaman muhalefetteki arkadaşlar seçmenini desteklemiş ülkenin dirlik ve düzeni için de gerekeni yapmış olurlardı.