Siyasette kaybeden yalnızdır
Yine SADAT konusunun açılmasıyla "AKP seçimi kaybederse ne olur?" sorusu gündeme geldi.
En baştan bu soruya cevap vereyim:
AKP, seçimi kaybederse, iktidardan gider ve muhalefet partisi olarak siyasi hayatına devam eder.
Sorunun cevabı bu kadar basit.
Akla gelen tüm şiddet içerikli senaryoları unutun.
Zira, AKP, seçimleri kaybettiği takdirde, destekçilerinin de yarıdan fazlasını kaybeder.
Ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'' nun meşhur kitabının ismi olan "Kazanan Yalnızdır" söylemi, siyasette geçerli değildir.
Siyasette kazananın yandaşı çok olur.
O halde, seçimleri kaybettiği takdirde AKP, destekçi de kaybeder.
Peki, kalan destekçiler şiddete meyleder mi?
ABD''de ve Brezilya''da yaşananlar ne?
Öncelikle bu şiddet eğiliminin çok düşük sayıdaki bir azınlıkta olduğunu belirtmek gerek. Her ne kadar futboldaki fanatizm siyasete sirayet etmiş olsa da bunu şiddet boyutuna taşıma aşamasında pek çok insan "hayır" diyecektir.
Tekrarlanan İstanbul seçimlerinde kamuoyunun sandık sonucuna ne kadar saygı duyduğunu da gördük, haksızlığa nasıl karşı çıktığını da.
Seçimleri kaybeden iktidarın şiddete meyletmesine ve iktidarı devretmede zorluk çıkarmasına dair ihtimalleri akla getiren en yakın iki örnek ABD ve Brezilya''da yaşandı.
Öyle ki, kendisinin kaybetmesi halinde sonuçları tanımayacağını söyleyen Trump''ın destekçilerinin olay çıkarma ihtimaline karşı, New York başta olmak üzere ABD''de pek çok eyalette mağazalar vitrinlerini koruyucu materyallerle kapladı, sokaklara bariyerler çekildi.
Sonra ne mi oldu? Bir grup, ABD Kongre binasını bastı basmasına ancak sonrasında bu kişiler tutuklandı ve haklarında yargı süreci başladı. Neticede Biden başkan oldu ve halen de görevinin başında.
Brezilya, seçimleri kaybeden ve bazı destekçileri kongreyi basan Bolsonaro''nun ABD''ye kaçması açısından bizim için daha ilgi çekici bir örnek diye düşünüyorum ki, orada, eski Başkan Yardımcısı Mourão''nun "Artık ağlamanın anlamı yok, maçı kaybettik" şeklindeki sözlerini tekrar hatırlatmak istiyorum.
1990 ile 2015 yılları arasındaki 25 yıllık süreçte liberal demokrasiyle yönetilen ülkelerde seçimi kaybeden yaklaşık 30 lider de Trump ve Bolsonaro''ya benzer tepkiler vermiş, seçim sonuçlarını tanımamıştır.
Bu liderler, seçimleri kazandıklarında pek ala "millet iradesi"nden bahsetmiş olmalarına rağmen, kendilerini iktidara taşırken sahip çıktıkları iradeyi, onları iktidardan alırken tanımamışlardır.
Ancak neticede bu liderlerin tamamı bir noktada yenilgiyi kabul etmek ve görevlerini devretmek zorunda kalmıştır.
2019 yerel seçimlerinde de iktidar kaybettiği Ankara ve İstanbul''u yeni kazanana devretmek istemedi. Ama istemese de işleri zorlaştırsa da neticede bir noktada mağlubiyetini kabul etmek zorunda kalmadı mı?
Demokraside sandık
İktidarı değiştirmek için nasıl ki seçim yapmaktan başka çaremiz yoksa, sandıktan çıkan sonuçları kabul etmekten de başka çaremiz yok. Elbette ki, yetkili iradelerin seçim sonuçlarının meşruluğuna dair denetimi ayrı konu.
Ancak "seçimi kaybetse de gitmezler" düşüncesinin kimseye bir faydası olmadığı gibi toplumdaki demokrasi bilincine de büyük zararı var.
Seçim sonuçlarını tanımamak da yalnızca demokrasiye yara aldırır, eninde sonunda sandığın işaret ettiği, iktidar olur.