Sivas'ın ötesi...
“Sivas’ın ötesi”.
Elbette bir de berisi var. Var ama Türkiye’nin bir de yönetimi, ülkenin dirlik ve düzeninden, ülkenin her tarafına özgürce gidilip gidilmemesinden sorumlu bir de iktidar var.
İşte o iktidar ve onun başkanı âlem-i cihana haykırıyor: “Sivas’ın ötesine geçemiyorlar!”
Şu hale bakar mısınız?
Türkiye’yi idare eden kişi, Türkiye’yi ikiye bölüyor ve diyor ki “Bakın ben her yere polis zırhlıları eşliğinde olsa da gidiyorum. Ya onlar?”
Onlar gidemiyorlar.
Kalabalıklara soruyor:
“Siz Baykal’ı gördünüz mü bu meydanda?”
Yine kendisi cevap veriyor:
“Yok!”
“Ya Bahçeli’yi?”
“O da yok”.
Meydana toplanmış kalabalıklar derin bir uğultu içinde yuhalıyor.
Zihinsel ayırt edicilik düzeyinin ve aklın karşılaştırma yeteneğinin en alt düzeye indiği durum tam da burasıdır.
Kitle psikolojisi dedikleri şey de bu örnekte somutlaşır.
Neyi yuhaladığını ve niçin alkışladığını bilmeyen derin kalabalıkların, bilinci kapalı olacak ki, sadece yuhalıyor. Hâlbuki ülkenin ister doğusu olsun, isterse batısı tüm yönetiminden ve dolayısı ile de güvenliğinden sorumlu olan birinin ağzından böyle bir cümle duyulduğunda yapılacak tek şey nedir biliyor musunuz?
O meydanı topluca terk etmek.
Böylece kendilerini akılsız yerine koyan birine hak ettiği cezayı vermek.
Türkiye’nin bir ucundan ötekine gidilecek güvenlik ortamını sağlayamayan iktidarın, bunu bir zaaf sayarak utanıp sıkılacağı yerde, yaptığına bakar mısınız?
Böylesi bir pişkinlik ve bu pişkinliği başarı olarak alkışlayan taraftar kitlesiyle gelişmiş bir ülke ve nitelikli bir toplum olabilir miyiz?
Bir de madalyonun beriki yüzü var. Türkiye’nin bölünmüşlüğüne, ayrışmasına sınır koyan tarafı. İşte orası daha vahim. Erdoğan siyasetinin hassas noktalara ateş eden bu cümleleri, bilinçaltının kirliliğinden mi yoksa bilinçaltının bilinç dışına vurumundan mı kaynaklanıyor bilemiyoruz. Lakin söylemin bizi götürdüğü adreste, bölünme işaretleri ve simgeleri var.
Bu durumda Sivas’ı merkez alan açıklamaları, siyaset diliyle okumak ve buradan milli birlik ve bütünlüğü sağlanmış bir Türkiye görünüşü çıkarmak kolay değil. Erdoğan hükümetinin kendi yarattığı ağır toplumsal sarsıntılar, Diyarbakır’a gidişinde kendisine olağanın dışında güvenlik önlemi almak baskısıyla yansımıştı. Aynı şekilde Tunceli’ye gidişinde ise her yerde meydan okuyan Başbakan imajını spor salonuyla sınırlandırmıştır.
Onca buzdolabı, çamaşır makinesi ve daha pek çok eşya dağıtılan Tunceli’de Başbakan’ın ne zaman gösterişli bir miting yapacağı herkes tarafından merak edilmiyor değil.
Yönettiğiniz ülkede özgür gezemiyorsanız, yöre belediye başkanları sizi tehdit ediyor ve “istersem şehre sokarım” diyorsa, işte asıl o zaman iktidarın gücünü tartışmak zamanı değil midir?
Madalyonun beriki yüzünde iktidarın çaresizleştiği görülüyor.
Ne diyor Başbakan?
“Sivas’ın ötesine geçemiyorlar.”
“Geçemiyor” dedikleri geçti ama iktidarın yarattığı güvenlik, ülke bütünlüğü ve milli birlik sorunu bitmedi; üstelik yara aldı.