Sinan Ateş'in kitaplarına hiç baktınız mı?

Sinan Ateş''in katledilmesi büyük yankı uyandırdı.

Beni en çok yaralayan bir fotoğraf. O fotoğrafta anneleri bir tarafta, yavru kızlar babalarının iki kanadı altında, hayata huzurla bakıyorlar. Gözlerindeki ışıltıyı görüyor, sevgiyi hissediyorsunuz. Babaların iftiharı çocuklarıdır ama kızların yeri ayrı. Sinan Ateş''in çocuklarının yüreğinde boşluk ömür boyu sürecek. Allah kimseye bu acıyı yaşatmasın.

Sinan Ateş, bir akademisyen. Kitapları var. Doktora tezinden bahsetmiştim. Yakın dönem siyasetiyle ilgili. İtinayla ortaya konması gereken bir tez. Başlığı, "Cumhuriyet Döneminde Din Politikası Ve Din-Siyaset İlişkisi (1946-1960)"

Teze gelmeden önce bir noktaya işaret edeceğim.

Sinan Ateş, katledildiğinde "Doç. Dr." sıfatını taşıyordu. Kadrosu Hacettepe Üniversitesi''ndeydi. Tarih Bölümü''nde ders veriyordu.

Her üniversitenin sitesinde kendi öğretim üyeleriyle ilgili bilgi bulunur. Araştırıcılar bu bilgiler sayesinde, akademisyenin çalışmalarından haberdar olur. Kim olduğunu, çalışma alanlarını öğrenir.

Doç. Dr. Sinan Ateş''in sayfasında adı var, kendisi yok. Fotoğrafı da gölgelenmiş.

Ders verdiği bölümünün adı "Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı" olarak geçiyor. O sayfaya baktım. İlkin "Enstitümüz öğretim üyelerinden Doç. Dr. Sinan ATEŞ menfur bir saldırı sonucunda hayatını kaybetmiştir. Merhum hocamıza Allahtan rahmet kederli ailesine başsağlığı dileriz." notu karşınıza çıkıyor.

"Doçentler" sıralamasında son sırada adı yer alıyor. Diğer öğretim üyelerini açtığınız zaman kendileri hakkında bütün bilgileri buluyorsunuz. Ama Sinan Ateş''inki kapalı.

Aralarından ayrılan öğretim üyelerinin bütün bilgileri siliniyor mu, yoksa, Sinan Ateş''in bilgileri mi silinmiş? Bilmiyorum.

Diğer kitaplarına baktım. Biri "Hedef Turan" başlıklı. Alt başlığı "Türk Milliyetçiliği Üzerine Zor Zaman Yazıları". (Kripto Yayınları, 224 s.) Tanıtma yazısı:

"Tarih içerisinde Pantürkizm de denilen Turancılığın ne olduğu ve kapsamı hakkında Türkiye kamuoyu kasıtlı olarak yanlış bilgilendirilmekte. Bu yanlış bilgilendirme sonucu kendi milletinin güçlenmesine, yücelmesine karşı olan bir insan tipi ortaya çıkmış durumda ki bunu anlamak mümkün değil. Bir milletin evladı nasıl olur da kendi milletinden olana karşı dostluk beslemekle suçlanır? Bunda nasıl bir tehlike görür? Bir ailede kardeşin kardeşi sevmesi kadar doğal ne olabilir? Garip olan kardeşlerin düşmanlık gütmesidir."

Bu köşede "Turancılık" üzerinde sık durduğumu ve hatta Kemal Kılıçdaroğlu''na, "Turancılarla da helalleşecek misiniz?" diye sorduğumu ve cevabını da aldığımı biliyorsunuz.

Merhumun, yukarıda verdiğim satırları, benim de satırlarımdır.

Ülkü Ocakları başkanlığı sırasında "Çocuklar İçin Kür Şad" kitabını yayınlamış. (Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları, 96 s.)

Kitabın tanıtımında "Sinan Ateş / Ülkü Ocakları Genel Başkanı" imzasıyla "Şüphesiz ki Türk gençliği bir gün Vey Irmağı''nda yarım kalan düşleri canlandıracak; Ötüken Ormanlarındaki anıları, Tanrı Dağı''ndaki sevdaları kıyamete dek yaşatacaktır. Büyük Atatürk''ün de dediği gibi: Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır." cümlelerini okuyoruz.

"Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri 1928-1935" kitabında Sinan Ateş''in yanında iki imza daha var: Muhibbe Erdoğan, Yücel Namal. (Ötüken Neşriyat, 224 s.)

Dikkat çekici bir çalışma. Şu satırlar kitap hakkında size bir fikir verecektir:

"Bu çalışmada Osmanlı''daki alfabe tartışmalarına, Harf İnkılâbı ve Millet Mekteplerine, bu mekteplerin faaliyetleri ve Millî Mücadele sonrasında yaşananlara değinilmiştir.

(...) 1928''de gerçekleştirilen Harf İnkılâbıyla ıslahın son şekli verilmiştir. Ardından yeni harflerin öğretilmesi amacıyla bütün yurtta Millet Mektepleri açılarak okuma yazma seferberliğine başlanmıştır. (...) Harf İnkılâbı ve Millet Mekteplerinin ele alındığı bu çalışmada Zonguldak örneği üzerinden bir inceleme de yapılmıştır. Harf İnkılâbı ve Millet Mekteplerinin Zonguldak''a yansımaları, Zonguldak vilayetindeki Millet Mekteplerinin faaliyetleri, öğretmenlerin yeni harfleri öğretme çabaları vb. birçok mesele yine Zonguldak örneği ile ele alınmıştır."

Doktora tezi "Türkiye''de Din Politikaları ve Din-Siyaset İlişkisi" başlığı altında yayınlandı. (Ötüken Neşriyat, 296 s.) Kitap şu cümlelerle tanıtılıyor:

"Osmanlı klasik dönemi din uygulamalarından Tanzimat dönemine, oradan da Cumhuriyet döneminde din-siyaset münasebetlerine bir göz atarak asıl vurguyu 1946 yılından 1960 darbesine kadar geçen süreçte ortaya çıkan laiklik tartışmaları ile bunu ortaya çıkaran din-siyaset münasebetlerini devrinin kaynakları ile isabetli bir şekilde ele almakta ve konuyu aydınlatmaktadır."

Bugüne de ışık tutan bu tez üzerinde duracağız.

Yazarın Diğer Yazıları