Şeref yaftası: ‘Kerinçsizleşme’
Sıcağı sıcağına “Kerinçsizleme”yi ele almalıyım. Onun için “fetvalar” konusunu yarından itibaren işleyeceğim.
İsim üzerinden deyim üretilir. Meselâ; “Mazhar Osmanlık” denir. “Mazhar Osmanlık” ile “Bakırköylük” aynı. Aklî dengesinden, psikolojisinden şüphe edilenler için kullanılır.
Yeni bir deyimi yerleştirmek istiyorlar: “Kerinçsizleşme” ...
Kemal Kerinçsiz, vatansever, ülkesinin birliğini ve çıkarlarını düşünen bir avukat. Beş senedir mahpus ve “Ergenekon” dedikleri davadan ağırlaştırılmış müebbet yedi. (Kerinçsiz, davasıyla ilgili CD gönderdi. Sizinle paylaşacağım.)
Daha önce de “Kerinçsizleşme”den bahsedilmiş ve yine yazmıştım.
Taraf bir başlık atmış: “Yeni Kerinçsizler iş başında” ... Hürriyet’ten Ahmet Hakan başlığı aparmış ve altına döşenmiş:
“Ne zaman bir grup avukat adliyeye koşup içinde ’tahrik’sözcüğünün bulunduğu dilekçelerle adım atsalar aklıma hemen Kemal Kerinçsiz gelir. / Onlar da böyle yapmaz mıydı, onlar da ’tahrik’kelimesine abanmaz mıydı?” ( “Zamane ’Kerinçsiz’leri”, Hürriyet, 23 Eylül 2013).
Ahmet Hakan, bu yazısını, “Her devrin adamı”na karşı açtığı savaş içinde vermesi, kendisi açısından talihsizlik olduğunu, biraz düşünürse, herhâlde kabul edecektir.
Neden belli kesim ve o kesime yaltaklananlar “Kerinçsizleşme” diyor? Ve Bu “Kerinçsizleşme” Kemal Kerinçsiz için bir şeref yaftası mı, yoksa utanç yaftası mı?
Taraf, Kerinçsiz hakkında Vikipedi’den şu bilgileri aktarmış:
“Avukat Kemal Kerinçsiz; Hrant Dink, Orhan Pamuk, Elif Şafak gibi yazarlar hakkında TCK’nın 301. maddesi’nden açtığı davalarla gündeme geldi. Birçok demokrat aydını hedef gösteren Kerinçsiz, Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılması planlanan Ermeni Konferansı’nı iptal ettirdi. Ergenekon davasından yargılanan Kerinçsiz, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.” (“Yeni Kerinçsizler iş başında”, Taraf, 22 Eylül 2013).
“Hrant Dink ne yaptı?”, “Orhan Pamuk ne yaptı?”, “Elif Şafak ne yaptı?” sorularının cevabını bulduğunuz anda, kimin “demokrat”, kimin “despot”, kimin ülkenin temellerine dinamit koyanlara fitil taşıdığını görürsünüz.
Gazetedeki haber-yorum bile “Kerinçsizleşme”nin nasıl bir “şeref yaftası” olduğunu da göstermiyor mu?
Kemal Kerinçsiz ve arkadaşları demokratik haklarını kullanmışlar ve yanlışlıklar, hainlikler karşısında seslerini alabildiğine yükseltmişlerdir. Sadece ve sadece yanlışlık içinde olanları hukuk içinde kalarak ikaz etmişlerdir. Hatta o dönemde, protesto şeklini tenkit etmiştim ve Kemal Kerinçsiz bana cevap yazmıştı.
Şimdiye kadar ülkesine sahip çıkanların bir protesto kültürü olduğu bilinmediği için Kemal Kerinçsiz’in hukukçuların kurduğu bir dernek başkanı sıfatıyla ortaya çıkışı, “demokrat” dedikleri işbirlikçileri şaşırtmıştı. Bir türlü şaşkınlıklarını üzerlerinden atamamışlar, “Nasıl olur! Ülkesini seven insanlar böyle protestoya girişebilirler mi? Bizim önümüze çıkabilirler mi? Protesto edeceksek biz ederiz!” mantığıyla yaygara koparmışlardı.
Halkımız gerçekleri bilsin... “Kerinçsizleşme” meselesi budur.