Sen battın bizi batırma!

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı,“devlet adamlığı”ndan değil; kendisini kurtarmak için son bir hamle yapmış, Taşnakçı zihniyeti, “Hepimiz Ermeni’yiz” diyerek ortaya çıkanları memnun etme ihtiyacı duymuştur.
Taşnakçılardan “başsağlığı” dileyen zatın, başında, gerçekten içinden çıkamayacağı, kendisini aklayamayacağı, sonu mutlak Yüce Divan olan ve bu görüntüde kaçınılmaz ceza görülen bir belâsı var ki, şeytanın ipine sarılmaktan başka çare bulamamış ve son derece tehlikeli bir yola girmiştir.
Bey’atçılar hâriç, “Allahu Taâlâ’nın bütün sıfatları şahsında mündemiç -sümme haşa!- ” diyenler hâriç, herkes biliyor ve o da nasıl bir çıkmaza girdiğini iliklerine kadar hissediyor.
Bakmayın siz bazen neşeli göründüğüne... Dikkat ederseniz neşesi, ara ara verdiği kararlarla ilgilidir. İçinde fırtına esiyor. Ehil olanların psikolojisi üzerinde yorumlarını boşuna yapmadıklarını düşünebiliriz.
Ermeni diasporasının, Erivan’ın, ABD ve Avrupa’da el üstünde tutulduğunu, onları hoşnut ederse ABD ve Avrupa’yı hoşnut edebileceğini biliyor. Onlar sayesinde, yolsuzluk, rüşvet, nüfuz ticareti yüzünden üzerine gelinmesinin önüne geçilebileceği umudu, dilediği başsağlığının (bir nevi “Soykırım iddianızı kabul ediyoruz.” demektir.) ileri safhada ülkeyi geri dönülemez bir noktaya getirebileceğini bile hesap ettiremez olmuştur.
Hâlbuki kendi döneminde, Ermenistan’a ne zaman el uzatılmak istenmişse Ermenistan ve Diaspora ellerinin tersiyle geri döndürmüştür.
“Taziye” örtülü özür dilemedir. Açıktan özür dilese ve “Soykırım iddialarınızı kabul ediyorum.” dese bile “Abi sen büyüksün! Ver elini öpeyim.” mi diyecekler?!
Tarihin en büyük devlet adamı mı ilan edileceksin?!
Hiçbiri olmayacak ve batacaksın!
Sen bat! Ama sen Türkiye’yi temsil ediyorsun ve sözlerin benim adıma, onun adına, öbürünün adına... Ne hakla benim, onun, öbürünün adına hepimizi bağlayan bir söz söyleyebilirsin?!
“Ermeni” bir insandır; acısı, sevinci vardır. Sen neysen, ben neysem o da odur. Hiçbir farkımız yoktur. Yalnız din farkımız var; “ırk” farkı da mı diyeceksin? O bile şüpheli. Aynı coğrafyada yaşayan insanları neye göre ayıracaksın ki... “Türk’üm” diyorsa Türk’tür, “Ermeni’yim” diyorsa Ermeni’dir!
Bir tarihte Karaman (Kapadokya) Türklerini araştırdım. Üstelik Yunanistan’da: Atina’da, Larissa’da, Selanik’te, Kavala’da... Türkçemizin en yerlisiyle sohbet etim. Yaşayışlarına baktım, şekillerine şemaillerine baktım. Biz onlara “Rum” demişiz. Din farkı, “ırk”ı bile değiştirmiş.
“Leküm dînikum ve liye dîn” (Kâfirûn, 109/6) denebilseydi, kimse kimsenin oyuncağı, atlama taşı, mayın eşeği olmazdı.
Ama dünya kuruldu kurulalı böyle; en ufak farklılık derin uçurumlar açabiliyor, birilerinin iştahını kabartabiliyor.
Recep T. Erdoğan ve “avanesi” demeyeyim, ağır kaçacak (Öfkemi anlayın artık!) etrafı işin nereye varacağını bile düşünemeyecek vaziyetteler.
Ve... “Taziye” metnini yazarlarken TTK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Metin Hülagü’ye danıştılar mı acaba?
Ermeni megalo ideası “Hay Dat”a gelece-ğim... Yarın inşallah

Yazarın Diğer Yazıları