Şehitler peş peşe... Âcil güvenlik toplantısı!
Önceki gün Kuzey Irak’tan 9 şehidimiz, 4 yaralımız geldi. Daha önce 24 saat içinde 6+6 şehit vermiştik. 20 günde 23 şehit.
Saray yönetimi halkımızı nasıl teskin edeceği, öfkeyi nasıl dizginleyeceği hesabı içine girdi. Sanki her gün güvenlik meselesi üzerinde durulmuyormuş, terörün önüne geçme, bölücü yıkıcıları bertaraf etme savaşı verilmiyormuş gibi, PKK’nın Kuzey Irak’ta son saldırısında 9 şehit, 4 yaralı gelince, hemen güvenlik toplantısına geçiliyor, sunturlu bir de bildiri yayınlanıyor. Toplantıya katılanlar; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanı İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç.
Toplantı İstanbul’da yapıldı. Hâlbuki toplantıya katılanların hepsinin de yeri Ankara. Reisicumhur Hazretleri İstanbul’da bulundukları için, yukarıda isimleri sıralanan zevat apar topar İstanbul’a uçtu. Bu defa toplantı yeri Dolmabahçe Sarayı. Vahdettin Köşkü’nde neden yapılmadı? Şaşırtıcı.
Toplantıya katılanlar zaten ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Haberleri her gün basın yayın organlarında yer alıyor. İşleri yıkıcılara bölücülere karşı mücadele etmek, iç istikrarı sağlamak... Bakanlar kurulu toplantılarında da yapıp ettiklerini Reisicumhur Hazretleri’ne açıklıyorlar. Gerektiğinde özel de görüşüyorlar. 20 günde 23 şehit gelince, ne kadar sıkı koordine oluyor, tedbir alıyoruz, demek istiyorlar ama kimsenin buna kanmadığını da bilmeliler.
***
Başından beri söylüyoruz. İsrail’in Gazze katliamına karşı tavrımızı açık koyduk, bize saldırılar sıklaştı.
Orta Doğu’da istikrar demek, İsrail’in sonu demek. İsrail’in istikrarlı Orta Doğu’da hayat sürdürmesi mümkün değildir. Onun için “İslâm” sıfatıyla anılan ülkelerin iç karışıklığa sürüklenmeleri, kendi dertleriyle uğraşmaları, zayıf kalmaları İsrail’in varlığı için elzemdir!
Suriye’de de Kuzey Irak’ta da askerimiz var. Suriye’de belli bölgelerde küçük devletler kurduk. İnşallah Kuzey Irak’ta da kuracağız. PKK’yı bertaraf etmenin başka yolu yok.
Önce ABD’yle pazarlığa oturmamız gerekiyor. Herkes biliyor ki, ABD’nin Irak’ta ve Suriye’de varlığı, PKK’nın güç kazanması, saldırması demek. 9 askerimizin şehit düştüğü saldırının koordinasyonu ABD’den, hâliyle İsrail’den. Hiç şüpheniz olmasın.
***
ABD ve İngiltere, ticaret gemilerine Kızıldeniz’de yol açma bahanesiyle Yemen’de Husîlere saldırdı.
R. T. Erdoğan, son cuma namazı çıkışında ABD ve İngiltere’nin Yemen’e saldırılarına tavır koydu. Dedi ki:
“Bir defa orantılı bir eylem söz konusu değil, yapılanların hepsi orantısız güç kullanımıdır. Bunu şu anda ABD aynı şekilde İsrail ile Filistin'de de yapmakta. İngiltere zaten ABD ile birlikte bu süreçte adım atmıştır ve atmaya devam ediyor. Kızıldeniz’i âdeta kan gölüne çevirme hevesi içindeler. Yemen Husîlerle bütün güçlerini kullanarak ister ABD, ister İngiltere olsun gereken cevabı vereceğini söylüyor. Şu anda değişik kanallardan değişik haberler alıyoruz. Husîlerin gerek ABD, gerek İngiltere'ye başarılı cevaplar verdiğinin, başarılı savunmalar yaptığının haberlerini farklı kanallardan alıyoruz.”
(Yeri geldikçe yazdım. Yemenlileri bilirim. Husîlerin hâkim olduğu bölgede bulundum. Diğer Arap ülkeleri halkından farklıdırlar. Korkuları yoktur. Yemen meselesine sonra gireceğim.)
Reis Bey’in“Husîlerin gerek ABD, gerek İngiltere'ye başarılı cevaplar verdiğini, başarılı savunmalar yaptığı”nı söylemesinin gecesinde PKK’yı yine üzerimize saldırttılar.
Saldırılarını sıklaştıracaklarından hiç şüpheniz olmasın.