Şehirleşememe medenîleşememe
İstanbul’un yarısı yıkılmalıdır! Kaç defa bu cümleyi kullandığımı hatırlamıyorum. “Kentsel dönüşüm” diyorlar. (Bu cümle de sakat ya... Neyse.) Neyi nasıl dönüştürüyorlar? Şehircilik bina yapmak mıdır sadece?
Üstadım İbn Haldun’u burada anmamak olmaz. Tâ 14. yüzyılda, Bedevîilik (kısaca “ilkellik” ), hadarîlik ( “Medeniyet” kavramı çerçevesinde kısaca “şehircilik”) ayırımını İslâm projeksiyonunda o kadar güzel izah etmiş ki, birileri, devleti yönetenlere, bürokratlara İbn Haldun’un Bedevîlik-Hadarîlik kavramlarını ve bu kavramların izahına bağlı olarak şehirciliği özetlesin. Belki, şimdiki yönetime yabancı olmayan bir isim Prof. Dr. İbrahim Erol Kozak bunu -muhtemelen- yapmıştır; onunla bari istişare etsinler.
Şehirciliğin asıl unsuru bina değil “insan”dır. İnsan, “insan” olmayınca, ne yapsan boş... Getirir yine yüksek yüksek binalarının bahçesine çadırını kurar!
Taksim’de metroya bindiğinizde, metrodan çıktığınızda insanların davranışlarını fark ettiniz mi? Fark için kıyas gerek... Meselâ; Cevizlibağ’da, Avcılar’da metroya, metrobüse gitmek/binmek için insanların davranışlarını gözleyin. Birincisinde, trene, kimse inmeden binmiyorlar; yürüyen merdivenlerin sol tarafını tıkamıyorlar. İkincisinde, bu özellikleri bulmak çok güç. Yürüyen merdiven tıkanır, inilmeden önce binilir ve muhakkak bir bağırış çağırış olur.
Ya bu bayramda yaşananlar...
Kurban vâcip, şartlarını yerine getirenler kurban kesecekler. Türkiye’de kahir ekseriyet
Müslüman olduğuna göre sistem buna göre kurulmalıdır.
Kurban kesimini bile Batı’nın yaşama standartlarına göre düşünüyoruz. Her bayramda denizde kan aranır, kurban kestiler mi diye sokakta insanlar takip edilir.
Bir bayram için kurban kesimine sokaklar serbest bırakılmalıdır; insanlar, belli alanlara mecbur edilmemelidir. Kuralları, sokakta kesime göre koymalıyız. Sokak dediysem, yolun ortasında değil elbette... Her semte belli günler satış ve kesim alanı açılmalıdır.
Bu bayramda birkaç hayvan pazarı dolaştım... Düzensizlik, ilkellik, kabalık... Tarifi yok.
“Aman Batılılar ne der!” korkusu yüzünden İslâmı utanç dini hâline getiriyorlar. Komplekslerden sıyrılmalıyız. Bırakın insanlar, nezahet ve nezakete uymak şartıyla, dinî vecibelerini diledikleri gibi yerine getirsinler.
Aman küçük çocuklar var; seyretmesinler! Alın içeri çocukları, seyretmesinler! Ben kendimi bildim bileli kurban kesimini seyretmişimdir. Anadolu’da iki yaşındaki çocuk da kurban kesilirken aradan bakar. Çok tabiîdir. Solak olmasaydım, küçük yaşta keserdim de!
Dünya şehri İstanbul’da, bayramda otogara arabalar giremedi. Aklınız alıyor mu? İnsanların çektiği eziyeti ekranlarda gördük... Sair zamanlarda da Esenler Otogarı fonksiyonel değildir. Labirent gibi yollardan geçer, bir sürü zaman kaybedilir öyle girilir çıkılır.
Üst geçit rezaletleri anlatılacak gibi değil... Hususiyetle, İstanbul’u neredeyse bir baştan bir başa kat eden metrobüs güzergâhında duraklar ve üst geçitler, dünyanın hiçbir yerinde görülemeyecek kadar derme çatma ve insanlar tıkış tıkış... Trafikten bahsetmeyelim... Sinirimiz bozulur!