Seçim sürecinde Cumhurbaşkanı gölgesi
Ayakta mısın; yaşıyor musun adalet!.. Ya sen hukuk devleti? Sağ mısın?
Türkiye seçim sürecinde ilerliyor. Ortalıkta elinde kutsal kitap, seçim meydanlarında dolanan bir cumhurbaşkanı var. Kutsallar, kişisel menfaatler için araç haline getirilmiş durumda. Kur’an, seçimlerde kişisel çıkar ve ikbal için propaganda malzemesi yapıldı.
Yasalar, anayasa başta olmak üzere “tarafsız” olmasını özellikle söylediği halde o, milletin parasıyla taraf olarak il il, salon salon geziyor. Seçimi, eski partisi lehine çevirmeye çalışıyor. Durdurana aşk olsun.
Yaşıyor musun sevgili adalet?
Eğer hâlâ senden eser kalmışsa ses ver. Var olduğunu bilelim yeter.
Peki, sen orada mısın YSK?
Görevlerini bizim hatırlatmamız gerekmese de siz biliyorsunuz ki bu yapılanlar alenen ve açıkça Cumhurbaşkanı’nın seçime müdahalesidir. Seçimin tarafsızlığının ihlalidir.
Dolayısı ile yasa dışıdır. Ve haliyle söylemeye bile gerek yok, suçtur. Ancak gelinen nokta gösteriyor ki, suç artık karşılıklılık kazanmaya başlamıştır. Gittikçe ortak olmaktasınız. İlerledikçe suç alenileşmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları görevlerini neden yapamaz hale geldi? Devlet, devlet olmaktan neden bu kadar vaz geçti?
Nedir bu çekiniklik? Niçin bu korku?.
Şimdi biz bu seçimlerin gerçek sonuçlar vereceğine nasıl inanacağız? Hâkimleri, savcıları, HSYK’sı ile koca bir rejimin, büyük bir ülkenin, korkak ve çekinik bürokrasisi nedeniyle teslim alınılacağına inanmazdık.
“Bizim, cumhurbaşkanını durdurma yetkimiz yok” demeyin. Evet, Cumhurbaşkanına karışma yetkiniz yok, ancak seçimlerin güvenliğini sağlama yetkiniz var.
Yazık!..
Ya siz RTÜK müdavimleri, yaşıyor musunuz? İşte, tüm seçmenlerin vergi gelirleriyle, herkese eşit uzaklıkta olması gereken devlet televizyonu TRT. Açık ve net olarak herkesin gözüne sokarcasına taraflı yayın yapıyor.
Öteki özel kanallar da öyle. Özel televizyonların taraflılığını bir yönüyle anlayabiliriz belki. Ancak seçim sürecinde seçim yasalarına uymaları gerekir. Hâlbuki onlar, iktidar çanağına su taşımak için, cumhurbaşkanı ve başbakanın tüm mitinglerini onlarca saat verirken, muhalefetinkileri şöyle bir esinti yapıp geçiştiriyor. Hâlbuki sağlıklı bir seçim, mutlu bir toplum ve hukuk devletine olan saygı ve inanç gereği, onların da adil seçime katkı sağlamaları beklenir.
Bütün bu olanlar, sadece seçimin tarafsızlığına gölge düşürmüyor, aynı zamanda görev başında olan kurumların, sorumluluklarını ne derece yerine getirip getirmediklerini de gösteriyor. RTÜK, bu anlamda iktidar yanlısı kararlar alarak kurumsal kişiliğini, iktidar partisine heba etmenin ötesinde bir şey yapmıyor. Aynı zamanda güvensizliğe de imza atıyor.
Hâlihazırda Türkiye’de adil olmayan bir seçim süreci yaşanıyor. Anayasal kurumlar, beklenen güveni vermediği gibi sorgulanacak kararlar almaya devam ediyor.
Türkiye demokrasi tarihinde maalesef sınıfta kalmış durumda. Bu iktidar sahipleri tarafından “hukuk devleti” söyleminin içi boşatılmıştır. Bu durum hiç şüphesiz iyiye alamet değildir. En kısa zamanda devlet kurumlarının kurumsal kişiliğine kavuşturulması, güven ortamının tesis edilmesi, hukukun üstünlüğünün işlevselleştirilmesi gerekmektedir. Yıkım sürecinin onarım sürecine dönüştürülmesi, mevcut yıkıcıların ortadan kaldırılmasına bağlıdır.
Yaz bakalım tarih: 2015 Milletvekili genel seçimlerinin üzerinde cumhurbaşkanının bizzat kendi gölgesi dolaşmaktadır. Cumhurbaşkanı ve iktidarın baskısı ve vesayeti açıkça görülmektedir. İktidar korkakça yarışmaktadır. Eşit yarışamamaktadır. Durum vahim.